MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.01.2021
Karşı OyVar

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.09.2017 tarih ve 2014/319 E- 2017/676 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.12.2019 tarih ve 2018/1395 E. – 2019/1782 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı karşı davalı vekili asıl davada, müvekkili ile davalı arasında 29/11/2005 tarihli Tali Acentelik Sözleşmesinin imzalandığını ve tali acentelik ilişkisinin 25/11/2010 tarihine kadar devam ettiğini, sözleşmenin 8. maddesi uyarınca davalının müvekkilinin aracılığı olmaksızın Atatürk Hava Limanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarına ait sigorta poliçelerini yapamayacağını, aksi halde bu kurala riayet edilmeksizin yapılan poliçenin tüm priminin komisyon olarak müvekkiline ödenmesi gerektiğini, sözleşme ilişkisi süresince anılan maddeye aykırı yapılan poliçelere ilişkin müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödenmesi gereken miktarının davalı şirketin ve davalının acenteliğini yaptığı sigorta şirketinin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesiyle ortaya çıkacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesini ve davalı tarafından akde aykırı bir biçimde müvekkiline ödenmeyen meblağlara ödenmesi gereken tarihten itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesini istemiş, karşı davada ise karşı davacının bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı karşı davacı vekili asıl davada, davacı iddialarının yerinde olmadığını, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davada ise karşı davalının müvekkilininden fazladan tahsilat yaptığını, ayrıca taraflara arasındaki sözleşmenin 14. maddesi gereği müvekkiline ait portföyün müvekkilinin onayı olmaksızın karşı davalı tarafça kullanılarak prim geliri elde edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla fazla ödenen primlere ilişkin olarak 150.000,00 TL’nin izinsiz kullanılan portföy için 100.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı taraf defterlerine göre davacının davalıdan 17.339,53 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu bilirkişi heyetince tespit edilmişse de davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarındaki bu alacak kaydının dayanağı belgelerin bulunmadığı, davacının aracılığı olmadan davalı tarafça sözleşmenin 8. maddesine aykırı olarak yapılan poliçelerin dosyaya ibrazının gerektiği ancak bu yönde bir belgenin dosyada mevcut bulunmadığı, bu nedenle asıl davada davacının alacağın ispat edilemediği, karşı davadaki taleplerin de yerinde olmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davaların reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adiye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi ile aynı gerekçe ile taraf vekillerinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıdaki bendin kapsamı dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, taraflar arasındaki tali acentelik sözleşmesinin 8. maddesi kapsamında doğduğu iddia olunan komisyon alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, fazlaya dair haklar saklı tutularak şimdilik 50.000 TL’nin tahsili talep etmiştir. Delil olarak davalının ticari defter ve kayıtların yanı sıra dava dışı sigorta şirketinin de ticari defterler ve kayıtlarına dayanmıştır. Alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında davacının delil olarak dayandığı ticari defterler incelenmeksizin alacağın varlığının ispat edilmediğine yönelik görüş bildirilmiş, İlk Derece Mahkemesince bu raporlara itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı tarafın dava dışı sigorta şirketinin defterlerin incelenmesine yönelik itirazları HMK’nın 219, 220 ve 221. maddeleri kapsamında karşılanmaksızın eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...