Karar Metni
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen geçit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacıya ait 514 parsel sayılı tarla ve kargir ev vasfındaki taşınmazın yolu olmadığını, davacının genel yola ulaşmak için en az masraflı ve en uygun yol olan davalı adına kayıtlı 530 parsel sayılı taşınmazı kullandığını, davalı ile tüm çabalara karşın anlaşamadıklarını ileri sürerek mahkemece uygun görülecek bir yerden davacıya ait taşınmaz lehine zorunlu geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar ve vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Mahkeme 31.05.2016 tarihli kararında “Davanın kabulüne, 514 lehine krokide H harfi ile gösterilen 271,78 m2lik alanda 530 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisine, geçit bedeli olarak 3.873,14 TL’nin tespitine” karar vermiştir.
2. Mahkeme 21.12.2016 tarihli ek kararında “davalı vekili tarafından süresinden sonra temyiz kanun yoluna başvurulması nedeniyle temyiz isteminin süre yönünden reddine” karar vermiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 21.12.2016 tarihli ek kararına karşı davalı … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14.Hukuk Dairesinin 24.11.2020 tarihli 2017/1261 Esas ve 2020/7691 Karar sayılı ilamı ile ek karara yönelik temyiz isteminin süreden reddine karar verilmiştir.
2. Davalı vekili tarafından karar düzeltme kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14 Hukuk Dairesi’nin 31.03.2021 tarihli 2021/803-2341E-K sayılı ilamı ile “Mahkemece 21.12.2016 tarihli ek kararın hüküm kısmında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/ç bendi gereği tarafların başvurabilecekleri kanun yolları ve süresinin bildirilmesi gerekirken temyiz süresi ve başlangıcına ilişkin sürenin gösterilmediğinden 24.11.2020 tarihli 2017/1261 Esas – 2020/7691 Karar sayılı ilamının maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından 21.12.2016 tarihli ek kararın içeriğinin incelenmesine geçilmiştir.
Hükmün davalı asile 16.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 23.11.2016 tarihinde temyiz yoluna başvurulduğu, bu duruma göre temyiz süresi geçtiğinden mahkemesince “temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine” karar verilmişse de; davalı asile yapılan gerekçeli karar tebligatının bilinen en son adresine çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılması gerekirken, ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılmasının usulüne uygun olmadığı ve temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldığından mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, 21.12.2016 tarihli ek karar kaldırılarak davalının temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
Somut olayda; davalıya ait 530 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesis edilmişse de; dosya içerisindeki pafta sureti ve krokilere göre 530 parselin kuzeyindeki 529 No.lu parselin, aleyhine geçit kurulan taşınmazdan daha büyük olduğu açıkça görülmektedir. Mahkemece yapılması gereken iş; 529 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydı dosya arasına alınıp, maliklerinin davada taraf kılınması için davacı tarafa süre verilerek taşınmazın maliklerinin davada taraf olması sağlandıktan sonra, yüzölçümü büyük olan 529 parsel ve diğer alternatiflerle birlikte taşınmazların ortak sınırından geçit hakkı kurulması da değerlendirilerek fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile ek kararın kaldırılmasına hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “davacı vekiline 21/06/2022 tarihli oturumun 2 nolu ara kararı uyarınca 3 numaralı seçenekte belirtilen 61.293,05 TL geçit bedelini yatırmak üzere 2 hafta kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının davacı vekiline ihtar edildiği, kesin sürede belirtilen depo işlemi gerçekleştirilmediğinden davanın reddine, bozma öncesi depo edilmiş olan 3.873,14 TL’nin bankadan çekilmemiş ise işlemiş neması ile birlikte, çekilmiş ise çekilme tarihine kadar işlememiş neması ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya iadesine” karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, bozma öncesi verilen karar ile davalı …’a ait 530 parsel sayılı taşınmaz üzerinden davacıya ait taşınmaz lehine geçit hakkı tesis edildiğini, bu kararın kesinleşmesi üzerine infaz edilip resmi olarak geçit hakkı kurulduktan sonra davalı …’ın vekili aracılığı ile kendisine yapılan tebligatın usulsüz olduğundan bahisle kararı temyiz ettiğini, temyiz talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi’nce yapılan incelemede özellikle 529 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasının belirtilmediğini, bu taşınmazdaki alternatiflerin de değerlendirilerek fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca bir karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, daha önce tescil edilmiş bulunan 6 numaralı seçenek en uygun seçenek olarak belirlendiği halde yerel mahkemece, aleyhine geçit kurulacak olan taşınmazda en fazla yer kaplayacak ve en maliyetli olan 3 No.lu seçeneğin bedelini yatırmak üzere taraflarına süre verildiğini, aslında en uygun seçeneğin 6 No.lu seçenek olduğunu, en kötü ihtimal ile Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere 529 parsel ile 530 parselin ortak sınırından bir seçenek belirlenip buna göre geçit hakkı kurulması gerektiğini, diğer yandan davanın reddi kararının doğru olduğu kabul edilse dahi davacı müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını dile getirmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçit davasında davanın reddi kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmaz kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir.
2. Türk Medeni Kanunu’nun 747/2 nci maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
3. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
4. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
5. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Geçit bedelinin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
6. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu’nun 748/3 ve 1012 nci maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30 uncu maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
7. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Somut olaya gelince; mahkemece her ne kadar Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de; bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
3. Bozma ilamında açıkça belirtildiği üzere yüzölçümü büyük olan 529 parsel ve diğer alternatifler ile taşınmazların ortak sınırından geçit hakkı kurulması seçeneği mahkemece gözardı edilerek ısrarla tamamı 529 parselden geçen ve diğer alterrnatiflere göre daha uzun ve maliyetli olan 3 No.lu güzergahın geçit bedelini yatırmak üzere davacı tarafa kesin süre verilmiş, bedelin depo edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Oysa ki bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporunda; 530 parselden geçen E ve H harfleri ile gösterilen 6 No.lu güzergahın en uygun güzergah olduğu belirtilmiş ve ayrıca bu alternatife en yakın ve en uygun ikinci güzergahın da E ve G harfleri ile gösterilen 529 ve 530 parselin sınırından geçen 5 No.lu güzergah olduğuna da değinilmiştir.
5. Bu nedenle fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak karar tarihine en yakın tarihte G ve E harfleriyle gösterilen 5 No.lu güzergahın geçit bedeli belirlenmeli, bu bedeli depo etmesi için davacıya usulüne uygun kesin süre verilip sonuçları hatırlatıldıktan sonra bedelin depo edilmesi halinde işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...