Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Öte yandan, mahkemece, davalı banka hakkındaki dava pasif husumet yokluğundan, diğer davalı hakkında dava ise yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiş, buna karşılık tek bir vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2. maddesi; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmünü haizdir. Bu halde, haklarındaki dava farklı gerekçelerle reddedilen davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün anılan nedenle de bozulmasını gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

2-Dava, taraflar arasındaki tali acentelik sözleşmesinin 8. maddesi kapsamında doğduğu iddia olunan komisyon alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, fazlaya dair haklar saklı tutularak şimdilik 50.000 TL’nin tahsili talep etmiştir. Delil olarak davalının ticari defter ve kayıtların yanı sıra dava dışı sigorta şirketinin de ticari defterler ve kayıtlarına dayanmıştır. Alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında davacının delil olarak dayandığı ticari defterler incelenmeksizin alacağın varlığının ispat edilmediğine yönelik görüş bildirilmiş, İlk Derece Mahkemesince bu raporlara itibar edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı tarafın dava dışı sigorta şirketinin defterlerin incelenmesine yönelik itirazları HMK’nın 219, 220 ve 221. maddeleri kapsamında karşılanmaksızın eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

süresi verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalının faiz ödeme yükümlülüğünün başladığı tarihin yukarıda anılan esaslar çerçevesinde belirlenip bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerekçede fesih tarihinden itibaren faiz istenebileceği belirtilip dava tarihinden itibaren faize hükmedilmek suretiyle birbiri ile çelişkili ifadelerle hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.