Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince Anayasaya aykırılık itirazlarının ciddi bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Davalı banka her iki takip dosyasında da kambiyo senetlerine mahsus yol ile takibe girişmiş olup davacı bu takiplerde şahsi malvarlığı (tüm malvarlığı) ile sorumludur. Bu sebeple davalı bankanın aynı alacak için alacak miktarını aşar şekilde her iki bonoya dayalı takip başlatmasında hukuki yararı yoktur. Bu durumda ilk derece mahkemesince davacının davasının kabulü ile davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti yönünde kurduğu hüküm isabetli ise de, her iki takip dosyasının hüküm fıkrasında zikredilmiş olması dolayısıyla hangi takip dosyasından ne miktarda borçlu olunmadığı açıklanmadığından hükmün ne şekilde infaz edileceği belli değildir. Esasen her iki takip dosyasının hüküm fıkrasında birlikte yazılması doğru değildir. İlk derece mahkemesince infazda tereddüt ve çelişki oluşmaması için esası daha yüksek olan Mersin 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/10539 esas sayılı icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya 500.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekmekle İlk Derece Mahkemesi’nce bu yön gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması ve bu hükme yönelen davalı istinaf talebinin reddedilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Bu durumda, yukarıda yapılan tespitler ve ilkesel değerlendirmeler çerçevesinde mahkemece ceza dava dosyasının sonucu beklenilip, dosya içinde bulunan sanık savunmaları, tanık anlatımları, sair tüm deliller, idarece düzenlettirilen raporlar ve diğer belgeler hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.