Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece icra takibinin dayanağının hakem heyeti kurulu kararı olduğu ve hakem heyeti kurulu kararının iptaline karar verildiği, bu kararın da kesinleştiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. İtirazın iptali davasına konu icra dosyasındaki takip talebinin incelenmesinde takip dayanağının “26.05.2014 tarihinden itibaren Alanya Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığının 29.07.2013 tarihli 2013/153-4726 karar sayılı kararı, Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013-756 Esas sayılı dosyası ve bu dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve bu rapor içerisinde belirtilen tüm kanıt ve belge ve beyanlar ve banka kayıtları gereğince iadesi gereken 35.385,69 TL’nin sebepsiz zenginleşme ve genel hükümler de dahil olmak üzere tahsili” olduğu belirtilmiştir. Bu durumda temlik eden alacaklı, sadece hakem heyeti kararına değil bilirkişi raporuna, rapor içerisinde belirtilen tüm kanıt ve belgelere, banka kayıtlarına, sebepsiz zenginleşme ve genel hükümlere göre alacak tahsil isteminde bulunmuştur. Mahkemece davalı banka ve dava dışı temlik eden arasındaki kredi sözleşmesi incelenerek bankacılık mevzuatı gereğince banka tarafından tahsil edilmesi gereken komisyon ve giderler tespit edilip davalı Banka tarafından sözleşme ve yasa hükümleri gereği icra takip tarihi itibariyle tahsili istenebilecek komisyon kesinti miktarı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya içeriğindeki deliller yanlış değerlendirilerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

haksız rekabet oluşturduğu iddiasında bulunmuştur. 6102 sayılı TTK’nın haksız rekabete ilişkin 54. ve devamı maddelerin doğrudan davacının iddiasına isabet eden haller belirtilmemiş olsa da, yukarıda belirtildiği gibi 55. maddeki haksız rekabet halleri örnek kabilinden sayılmış olup, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı her türlü davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olup haksız rekabet halini oluşturacaktır. Davalının internet sitesindeki kullanılan ifadeler davalının ekibinin davacının dava dışı şirketlerle gerçekleştirdiği iş sağlığı ve güvenliği projelerinin davacıya ait bağımsız faaliyetler olarak sunulmasına ilişkindir. Oysa davalı, dava dışı şirketlerle yürütülen iş sağlığı ve güvenliği yazılımı faaliyetlerine davacı şirkette sigortalı çalışan olduğu dönemde iştirak etmiş olup, bu hali ile davalının eyleminin davacı şirkete ait iş tecrübelerinin davalıya mal edilmesi sonucunu doğuracak nitelikte olduğu ve bu durumun rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının işbu eyleminin de davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun kabul edilip neticesine göre karar verilmesi gerekirken, bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Dava, davacı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazı iptali istemine ilişkindir. Mahkemece verilen karar Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/13193 esas, 2017/7396 karar ve 30.10.2017 tarihli ilamıyla bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, bozma gereği yerine getirilmemiştir. Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında özellikle davalının genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, 3.360,00 TL yönünden kefalet limiti kapsamında borçtan sorumlu belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyulmakla bu husus davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu nedenle mahkemece bozma ilamına uyularak davacı ile davalı arasında kefalet sözleşmesi bulunmadığına yönelik kabulü doğru değildir. Kaldı ki dosya içerisindeki işletme kart taahhütnamesinde davalının, kredi borçlusunun bankadan kullandığı kredilere kefil olduğu anlaşılmakla ödenen çek bedelleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, usuli kazanılmış haklara riayet edilmeden yanılgılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

2-Davacı vekilinin temyiz istemine gelince, davalı banka vekili icra takip tarihinde asıl borçlu …’ün mirasçıları arasında davacı …’ün olmadığını bilecek durumda olup resmi nüfus kayıtlarında bu husus açıkça belli olduğundan, davalının asıl borçlu olmayan ve asıl borçlunun mirasçısı olmayan davacı hakkında icra takibi yapması kötüniyetli olduğunu gösterdiğinden yerel mahkemece hükmedilen kötüniyet tazminatının istinaf mahkemesince kaldırılması doğru görülmemiştir.