Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinin son fıkrası “Banka, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca davacı bankanın öncelikle asıl borçluya alacağın ödenmesi için başvurması gerekmekte olup borcun tahsil edilememesi halinde davalı kefile müracaat edilmesi gerekir. Bu nedenle bankaca doğrudan davalı kefil hakkında alacağın tahsili amacı ile icra takibine geçilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Dava, taraflar arasında akdedilen Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağı sebebiyle davacının bankadaki mevduat hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Alacağın dayanağını teşkil eden sözleşmede bankaya hesap ve alacaklar üzerinde rehin, takas ve mahsup hakkı tanındığı görülmektedir. Bu durumda davacının sözleşmedeki taahhütü kapsamında davalı banka nezdindeki maaş hesabına bloke konularak kesinti yapılması haksız şart niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşme ile bu husus taahhüt edilmiştir. Mahkemece bu açıklamalar karşısında sözleşme hükümleri ve verilen taahhüt değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

4-Davalı Genel Kredi Sözleşmesinde müteselsil kefil olup müteselsil kefillerin teminat mektubu ve bankanın yasa gereği ödemekle yükümlü oldukları çek yaprak bedellerinden sorumlu tutulabilmesi için sözleşmede bu konuda açık bir hükmün bulunması gerekir. Her ne kadar bilirkişi Genel Kredi Sözleşmesinin 36. maddesinde bu konuda hüküm olduğunu belirtmiş ise de söz konusu madde hükmünde kefillerin depo bedelinden sorumlu olacağına dair açık bir hüküm bulunmadığından mahkemece davalının çek depo bedeliden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. Ayrıca takip talebinden sonra karşılıksız çek yaprağı ile ilgili olarak banka tarafından yapılan ödeme nedeni ile ayrıca bir icra takibi yapılması gerekmektedir. İcra takibinden sonra tahsil edilen çek yaprağı bedelinden dolayı davalı kefil aleyhine hüküm kurulamaz. Yine icra takibinden sonra ve davadan önce davacıya yapılan ödemenin de mahsup edilmeksizin karar verilmesi de doğru değildir. Açıklanan nedenlerle mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

süresi verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalının faiz ödeme yükümlülüğünün başladığı tarihin yukarıda anılan esaslar çerçevesinde belirlenip bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerekçede fesih tarihinden itibaren faiz istenebileceği belirtilip dava tarihinden itibaren faize hükmedilmek suretiyle birbiri ile çelişkili ifadelerle hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

2- Asıl davanın davalısı … kendisini vekille temsil ettirmediği halde, mahkemece hüküm fıkrasının 8. bendinde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekmiş ise de, yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sy. HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sy. HUMK’nun 5236 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Ayrıca karar başlığında …’nın isminin yazılmaması maddi hata mahiyetinde olup bu hususun mahal mahkemesince düzeltilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.