Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Her ne kadar mahkemece en son bozma ilamına uyularak hükmün kesinleşen kısımlarının tekrarıyla ifadesi kullanılarak 270.438,86 TL kar mahrumiyeti, 99.305,70 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, kar mahrumiyeti açısından kurulan hüküm uyulan bozma kararı içeriğine uygun olmamıştır. Mahkemece işbu bozma ilamına uyulmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluşmuştur. Davacı yararına oluşan usuli müktesep hak gözetilerek bozma ilamında açıklandığı şekilde, taraflar arasındaki sözleşmenin 32. ve 33. maddelerinde bayinin haksız eylemleri nedeniyle fesih halinde tedarikçi firmanın hem kar mahrumiyeti hem de cezai şartı isteyebileceği kararlaştırıldığına göre bu talepleri ayrı ayrı değerlendirilip kar mahrumiyeti alacağından cezai şart indirimi yapılmaksızın karar verilmesi gerekirken, kar mahrumiyetinden cezai şart indirimi yapılarak karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Bölge Adliye Mahkemesi’nce, taraflar arasında iş yeri satış sözleşmesi kapsamında teminat olarak takibe ve davaya konu çekin düzenlendiği, sözleşmede iş yerinin 30.10.2010 tarihinde teslim edileceği, teslimin temini içinde 20.10.2010 tarihli 250.000,00 TL bedelli, …no’lu TC Ziraat Bankası çekinin verileceği ve işyerinde yapılması gereken imalatlar tafsilatlı olarak düzenlendiği ayrıca, kat irtifaklı taşınmazın tesliminin de taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazın devrinin 03.09.2010 tarihinde resmi olarak gerçekleştirildiği, sözleşme kapsamında taahhüt edilen imalatların neredeyse tamamının eksik bırakıldığı, bilirkişi raporuyla eksik imalatların bedelinin toplamı 197.646,60 TL olarak belirlendiği, ancak davacının talebi asıl alacak yönünden 184.981,71 TL olup taleple bağlı kalınarak, icra takibinden önce temerrüt gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

2-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik aşağıdaki bend kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Somut olayda, rekabet yasağına ilişkin sözleşme maddesine bakıldığında, işçi için getirilen sınırlama, tarım makineleri üretim, satış ve pazarlanması ve benzeri konularda Türkiye sınırları dahilinde faaliyet gösteren herhangi bir şirkette 1 yıl süreyle haksız rekabet yaratacak çalışmalarda bulunulmaması şeklindedir. Söz konusu düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olup, tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek her hangi bir düzenleme yapmalarının mümkün bulunmaması nedeniyle geçersizdir. Bu durumda mahkemece, rekabet yasağına dair sözleşme maddesinin geçersiz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü ile davalı işçi aleyhine cezai şarta hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

şirketin mahvına sebep olmayacağının tespit edildiği ve mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl davaya yönelik davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, Birleşen dava bakımından; davacının intifa tesisi yükümlülüğünün protokolün 3.1.1 maddesi gereğince istasyon 1 ve istasyon 2 üzerindeki intifa ve ipotek hakkının davalı birleşen davacı ALPET’çe terkini işlemini müteakip doğacağı, bu madde ile ifa sırasının belirlendiği, davacının da 19.02.2010 tarihinde davalı tarafça intifa haklarının terkini üzerine yeni intifa haklarını tesis ettiği, yükümlülüğünü protokole uygun olarak yerine getirdiği, aynı gün işletme belgesi ve ruhsat için gerekli belgelerin teslim edildiği, davalı birleşen davacının taşınmaz üzerinde intifa hakkı sahibi olduğu, bu kaydın işletmenin fiilen davalı-birleşen davacı tasarrufunda bulunduğuna karine teşkil ettiği, aksinin ispatlanamadığı, kaldı ki davacı birleşen davalı ediminin de ihtirazi kayıtsız kabul edildiğinden 818 sayılı BK’nın 188/2. maddesi ve 6098 sayılı TBK’nın 179/2 maddesi gereğince de cezai şartın ifasını da talep edemeyeceği gerekçesiyle birleşen dava yönelik davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.