Ancak, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5.4. maddesinde ”Şirketin iştigal konusu ile ilgili geliştirilecek her proje şirket üzerinden gerçekleştirilecektir.”, 5.5. maddesinde ” Hissedarların şirketin iştigal konusu ile ilgili olarak yapacakları her iş ve geliştirecekleri her projede genel kurulun oyçoğunluğuyla verdiği karara göre hareket edilecektir.”, 5.7. maddesinde ” … dışındaki hissedarların işbu sözleşmenin imzalanmasından önce şirketin iştigal konusu ile ilgili olarak yapmış oldukları tüm sözleşmeler, iyiniyet ve gizlilik anlaşmaları geçersiz sayılacaktır. Bu tür sözleşmelerin ve anlaşmaların feshine ilişkin yükümlülük imzalayanların üzerinden kalkar. Ayrıca, şirketin iştigal konusu ile ilgili olarak hissedarların işbu sözleşmenin imzalanmasından önce kendi aralarında yapmış oldukları anlaşma ve sözleşmeler geçersizdir ve karşılıklı olarak sona erdirilmiştir.”, 12. maddesinde de ”İşbu sözleşmeye aykırı davranan taraf diğer tarafların uğrayacağı tüm zararı ve ayrıca 500.000 USD cezai şartı defaten ödeyecektir.’’ hükmü düzenlenmiş olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile davalının sözleşme imzalandıktan ve şirket kurulduktan sonra şirketin iştigal konusuna giren işlerde faaliyette bulunduğunun tespit edilmiş olması karşısında, davalının sözleşmeye aykırı eylemde bulunduğu ve anılan sözleşmenin 12. maddesi koşullarının somut olayda oluştuğu nazara alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.