Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargı Kararlarına Dayalı Yapay Zeka Destekli Hukuk Analizleri ve Dava Rehberleri
2-Bozma sebep ve şekline göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dairemizin bozma ilamından önce verilen mahkemenin 02.02.2016 tarihli 2015/349 Esas ve 2016/89 Karar sayılı kararında, “davanın kabulüne, 25.000 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren T.C Merkez Bankasının Dolar cinsinden dövize uyguladığı mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının ve 50.000.- TL katkı tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş olup, bu karar davalılar vekilinin temyiz başvurusuyla, Dairemizin 19.12.2018 tarihli 2018/3114 esas ve 2018/6714 karar sayılı ilamıyla, “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davalı … vekilinin temyiz istemine gelince,…. eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, davalı şirket yönünden bozma ilamından önce verilen mahkeme kararının davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu göz önüne alınmaksızın, hem davalı şirket hem de davalı şahıs hakkında davanın reddi kararı verilmiştir. Bu şekilde mahkemece davalı şirket hakkında kurulan bozma öncesi hükmün davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve protokolde belirtilen, davacı talebine konu cezai şartın tutarında indirim yapılmışsa da bozmadan önce alınan bilirkişi raporunda cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağının belirtildiği, esasen taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve protokolde belirtilen cezai şart miktarı da gözetildiğinde davalının ekonomik açıdan mahvına yol açacak nicelikte bulunmadığı anlaşılmakla, cezai şart tutarında indirim yapılması doğru görülmemiştir.
2-Dava, cezai şart ile alacağın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece davanın, davalı şirket yönünden kısmen kabulü ile davalı şahıslar yönünden reddine karar verilmiştir. Kararda davalı şahıslar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeni ile davalılar tarafından tavzih isteminde bulunulmuş ve tavzih kararı ile davalılar … … ve … yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 15/03/2018 tarihli asıl kararı taraflara tebliğ edilmesine rağmen taraflar istinaf kanun yoluna başvurmamışlardır. Davalı tavzih kararını nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, bu talep üzerine İlk Derece Mahkemesinin taraflarca istinaf edilmeyen asıl kararını kaldırmış ve yeniden hüküm kurmuştur. Ancak İlk Derece Mahkemesinin kararı istinaf edilmemesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesinin verdiği 28/03/2018 tarihli tavzih kararını da kaldırmış ise de bu tavzih kararı davacıya tebliğ edilmemiş ve davalının istinafı ile kaldırma kararı verilmiş olup tavzih kararının davacıya tebliği ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bu yönden verilen kaldırma kararı da doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.