Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2021/**** K.

3- Kabule göre de, davacı, asıl davada, davayı …’nın protokolde belirtilen tarihlerde ödemeyi sağlayamaması, davalı …’nin de temlikten haberi olduğu ve diğer davalıya ve şirketlerine ödeme yaptığı halde dava konusu ödemeleri geciktirmesi nedeniyle zarara sebebiyet verdiklerini ileri sürerek 180.000.- TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir. Bu durumda davanın reddi halinde davalılar yararına tek bir vekalet ücreti takdiri gerekirken her iki davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri yerinde olmamış, kararın bu yönden de asıl davada davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Dava, 19.04.2013 tarihli davalının avalist sıfatıyla imzasının bulunduğu protokolün 3. maddesinde düzenlenen cezai şart alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Her ne kadar davalı protokolü avalist sıfatıyla imzalamış ise de, aval kambiyo hukukuna ilişkin bir müessese olduğundan davalının kefil olarak protokolü imzaladığı kabul edilmelidir. Protokol tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinin birinci fıkrası; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” düzenlemesini içermektedir. Anılan bu düzenleme uyarınca davalının avalist sıfatıyla imzaladığı 19.04.2013 tarihli protokol, adi kefalet sözleşmesi olarak dahi geçerli değildir. Zira madde hükmünde öngörülen hususlar davalının el yazısı ile yazılmamıştır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Birleşen davada davacının 07.05.2010-31.07.2010 tarihleri arasındaki mahrum kalan kazancının 662.536,14 TL olarak belirlenmesi nedeniyle bu bedelin 100.000,00 TL’lik kısmının dava tarihi olan 10.05.2010 tarihinden, geri kalan 562.536,14 TL’lik kısmının ise ıslah tarihi olan 18.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş, birleşen davanın dava tarihi 20.05.2011 olduğu halde mahkemece yanılgıya düşülerek dava tarihinin 10.05.2011 olarak belirlenmesi bozmayı gerektirmiştir.