Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.
Somut davada, dosya içindeki Av. … tarafından 12/01/2017 tarihinde davaya cevap dilekçesi ekinde sunulan vekaletnamede ve cevap dilekçesinde vekil adresi olarak “Söğütözü Mah. No: … …/Çankaya/Ankara” bildirilmiştir. Bu adres anılan davalı vekilinin dosyadaki bilgi ve belgelere göre bilinen en son adresidir. Her ne kadar davalı vekili Av. … …’e gönderilen ve davacı vekilinin cevaba cevaplarını içeren tebligat Av. … …’e “… … Mah. …. Sk. No: … Kızılay Çankaya/Ankara” adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 20. maddesine göre yapılmış gözükmekte ise de bu adres aslında dosya içindeki diğer bir vekaletnameden de anlaşılacağı üzere davalı vekili Av. …’ye ait olup bu tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla anılan avukatın bilinen son adresi olarak kabulü yerinde değildir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1 maddesi “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” düzenlemesini içermekte olup, bu durumda Av. …’in dosyadaki bilinen en son adresi “Söğütözü Mah. No: … …/Çankaya/Ankara” olduğundan, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın Av. …’e “… … Mah. 2. Sk. No: …/ … Kızılay Çankaya/Ankara” adresinde tebliğ edilmesi 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1 maddesi gereğince usulsüzdür. O halde, yapılan tebligatın usulsüz olması sebebiyle, Av. … tarafından sunulan istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarih itibariyle istinaf istemin süresinde olduğu anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinaf isteminin süreden reddine ilişkin kararının bozulması gerekmiştir.