Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.
(2) bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargı Kararlarına Dayalı Yapay Zeka Destekli Hukuk Analizleri ve Dava Rehberleri
(2) bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemece Prof.Dr…., Prof.Dr. …, Prof.Dr….’dan alınan raporda sürülerde marek hastalığına bağlı kayıpların ortaya çıktığını, hastalığa neden olan marek hastalığının virüsü civcivler kümese geldikten sonraki aşamada bulaştığını, dosyada bulunan belgeler, laboratuvar sonuçları hayvanları aşı yapılıp yapılmadığı kesin olarak belirlenemeyeceğini, bu belgelerle aşının yapılmadığı veya yapıldığı ve üretici firmanın (davalının kusurlu olduğu söylenemez) şeklindeki raporu ve yine 29/05/2014 tarihli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesince talimatla alınan heyet raporunda da hastalığın hayvanların tesliminden sonra bulaştığının anlaşıldığını, hayvanların hastalığa yakalanmasında davacının kusurlu olduğu, meydana gelen zarardan davalının sorumlu tutulamayacağının belirtildiği halde mahkemece davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verdiği, bu kararın davacı tarafından istinafa taşındığı, ancak aleyhine karar verilen davalının kararı istinafa taşımadığı anlaşılmış olmakla her ne kadar yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dosyada mevcut bilirkişi raporları incelendiğinde, olayda davalıya atfı kabil bir kusur ve eylemin mevcut olmadığına ilişkin bilirkişi raporları uyarınca yerel mahkemece bu kalem tazminatın reddine ilişkin kararında netice itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
4-Öte yandan davacı vekilinin talep ettiği tüm kalemler yönünden reeskont faizi istemiş olmasına rağmen mahkemece yine talebi aşan şekilde kabul edilen bedellerin faiziyle tahsiline karar verilmesi de doğru olmamış kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
2-Dava İcra İflas Kanunu’nun 67/1. maddesi gereğince açılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davaları icra takibine ve dava dilekçesinde belirtilen itirazın iptali istemine sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı, davalı borçlu tarafından icra takibine kısmi yapılan itiraz nedeniyle 80.656,55 TL üzerinden itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Mahkemece talep aşımı yapılarak talep ve dava konusu olmayan takipteki toplam alacak üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Ayrıca, dava dilekçesinde, davalının işletme hakkı devir sözleşmesine konu tüm taşınır ve taşınmazlardan tahliyesi talep edilmiş ve dava devam ederken tahliyede fiilen gerçekleşmiştir. Bu durumda tahliye talebi yönünden davanın konusuz kaldığına karar verilmesi gerekirken, bu talep yönünden de davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.