Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargı Kararlarına Dayalı Yapay Zeka Destekli Hukuk Analizleri ve Dava Rehberleri
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
2-Mahkemece, taraflar arasında düzenlenmiş 30.03.2008 tarihli iş yeri devir sözleşmesinde davalının yükümlülüğünde olan iş yerinin davacıya devredilmemesi nedeniyle davacının sözleşmeden haklı olarak döndüğü ve buna bağlı olarak tarafların verdiğini sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince yek diğerinden talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. maddesi uyarınca 40.000.- TL 8 eşit taksitte her ayın 30’unda senet karşılığı peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmış nolup, 8. maddede belirtildiği üzere anılan taksit bedellerinin ödemesi bittikten sonra davacı …’nın işletmeyi resmi olarak üzerine alacağı düzenlenmiştir. Davacının sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen ödemeyi gerçekleştirdiği her iki tarafın kabulünde olmakla birlikte, eBK’nın 81. maddesine göre, davacı kalan 40.000.- TL borcu ödediğini ispatladıktan sonra kendi üzerine düşen ifayı gerçekleştirmesi nedeniyle iş yerinin resmi olarak devri hususu ile devir hak ve yetkisini talep edebilecektir. Davacı söz konusu 40.000.- TL tutarındaki ödemeye ilişkin senetle ödeme yaptığını iddia ederek söz konusu senetlerin ödenmesine delil olarak düzenlenen sıralı senetlerden 6 tanesinin (1 nolu 30.04.2008 tarihli-5.000 TL.bedelli, 2 nolu 30.05.2008 tarihli-5.000 TL bedelli, 3 nolu 30.06.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli, 4 nolu 30.07.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli, 6 nolu 30.09.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli, 7 nolu 30.10.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli) fotokopisini ibraz etmiş, mahkemece bu senetlerin aslının davacıdan istenmesi cihetine gidilmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi de senetlerin bu fotokopi belgelerle ödendiğine kanaat getirmiştir. Bir an için 6 senedin davacı tarafından ödendiği kabul edilse dahi diğer iki senedin ödendiği davacı tarafça ispat edilemediğinden davacı, yukarıda açıklanan yasa maddesi uyarınca davalıdan işletmenin devir edilmesini isteme hak ve yetkisine sahip değildir. Bu husus davacı yanca ispat edilemediği taktirde davacının sözleşmeden dönme talebi de yerinde değildir. Mahkemece yukarıda yazılı açıklamalar ışığında eksik inceleme ile davacının iş yerinin devri hususunda düzenlenen sözleşmedeki yükümlülüklerini ifa etmesi nedeniyle davacının ödediğinin istirdadına karar verilmesi doğru olmamış, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Dava, cezai şartın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı, taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca eşine ait taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasının davalı yanca üstlenildiğini, ihtara rağmen diğer edimleri yanında davalının bu yükümünü de yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, davacının bu iddiasına dayalı cezai şart isteminin, ipoteğin fekki işleminin gayrimenkulun aynına ilişkin olduğundan buna yönelik sözleşmenin de resmi şekil şartına tabi olduğu, şekle aykırılık nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak cezai şart istenemeyeceği, davacının ifayı çekincesiz kabul ettiğinden ifa ile birlikte cezai şart talep edemeyeceği, cezai şartın ancak taşınmaz maliki tarafından istenebileceği, davalının ipoteğin kaldırılmasını asli edim olarak yüklenip yedek edim olarak da kredi borçlarının ödenerek ipoteğin kaldırılmasının öngörüldüğü, bu yedek edim için vade bulunmadığı, davadan önce seçimlik edimin muaccel olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalının, davacının eşine ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını sağlama yükümüne ve bu yükümün yerine getirilmemesi halinde cezai şart ödeneceğine ilişkin sözleşme resmi şekle tabi olmadığı gibi, sözleşme davalı ile davacının vekili arasında düzenlenmiş, davalı, sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi halinde cezai şart ödeme yükümünü taşınmaz malikine karşı değil davacıya karşı üstlenmiş olduğundan, davacı da icra takibinde ifayı değil cezai şartı istediğinden mahkemenin cezai şartı sadece taşınmaz malikinin isteyebileceği yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca, davacı 19.02.2013 tarihli ihtarında, sözleşmenin 11. maddesine göre 28.06.2013 tarihine kadar ipoteğin fekkedilmesini davalıdan istemiştir. Anılan 15.01.2013 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde ipoteğin en geç 28.06.2013 tarihine kadar kaldırılacağı, bunun sağlanamaması halinde davalının bütün kredi hesaplarını nakten ve defaten ödemek suretiyle kapatarak ipoteğin kaldırılmasını sağlayacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu maddesine göre davalı, ipoteğin değiştirilmesi, kredi hesaplarının kapatılması vs. suretiyle 28.06.2013 tarihine kadar davacının eşi adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını sağlamayı üstlenmiş olup ipoteğin takip ve dava tarihinden sonra kaldırıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu itibarla kredi hesaplarının kapatılmak suretiyle ipoteğin kaldırılması ediminin muaccel olmadığı ve davacının, takip ve dava tarihinden sonra yerine getirilen ipoteğin fekki edimini çekincesiz kabul ettiği yönündeki gerekçe de doğru olmamıştır. Mahkemece, bu esaslar dahilinde değerlendirme yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Şu halde mahkemece, rekabet yasağı sözleşmesinin batıl olduğunun kabul edilmesi doğru olmadığı gibi davacı şirkette mühendis olarak çalışmış olan davalının, davacı şirketin ticari bilgilerine vakıf olabilecek bir pozisyonda çalıştığı, edindiği bilgileri 3. kişilere aktarma ihtimalinin bulunduğu, bu halin ihtimalinin bile rekabet yasağı sözleşmesinde öngörülen cezai şartın tatbiki için yeterli görülebileceği, eş anlatımla edinilen bilgilerin kullanıldığının ispat edilmesinin gerekmediği dahi gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış ve kararın davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmememiştir.