Somut olayda; davacının selefi taşıtan/gönderen ile davalı arasındaki tesellüm konişmentosundan anlaşıldığı üzere, taşımanın yapıldığı konteyner davalı taşıyıcıya FCL kaydıyla kapalı olarak teslim edilmiş olup, bu kayda göre davalı taşıyıcının, konteyner içerisindeki emtianın istiflenmesi ve sabitlenmesi ile ilgili herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığı gibi, fiilen kapakları kapatılmış konteynerın içindeki emtianın ne şekilde istiflendiğinin davalı tarafından kontrol edilmesi yükümü ve kabiliyeti de bulunmamaktadır. Davalı ile dava dışı fiili taşıyan arasındaki asıl konişmentoda davalının gönderen olarak gösterilmesi ve bu konişmentoda gümrüklemenin gönderen tarafından yapıldığının belirtilmesi, davanın tarafları arasındaki tesellüm konişmentosuna aykırı şekilde konteyner kapaklarının davalı tarafından kapatıldığı ya da konteyner içindeki yükün davalı tarafından istiflendiğini göstermez. Dosya içerisine kazandırılan bilirkişi heyeti raporu incelemesinden; yükteki hasarın bağlama ve sabitleme hatası nedeniyle olağan taşıma koşullarında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; yüke gelen hasar sebebiyle davalı taşıyıcının taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ne asli ne tali bir sorumluluğunun olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamış olup, ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurularını esastan reddeden bölge adliye mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.