Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/**** E. - 2020/**** K.

Somut olayda, geminin yolda tamir edilemez biçimde arızalandığı, kaptanın usulüne uygun bir biçimde müşterek avarya ilan ederek gecikmeksizin dispeç raporu aldığı sabittir. Mahkemece de yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda nihai dispeç raporuna göre davalı şirketin payına düşen meblağın tahsiline karar verilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı şirketin Türkiye’deki acentesi Maersk Denizcilik A.Ş aracılığıyla yapılan taşıma sözleşmesine ilişkin olup, konişmentonun da acente tarafından düzenlendiği dikkate alındığında, dava yerleşim yeri yurt dışında olan davalıya karşı açılmış olsa dahi Türkiye’deki acentenin aracılık ettiği taşıma sözleşmesine istinaden düzenlenen konişmentoya konulan uyuşmazlığın yabancı mahkemede görülmesine dair yetki şartının Türk mahkemelerinin münhasır yetkisini ortadan kaldırır nitelikte olması nedeniyle geçersiz olduğundan mahkemece eksik ve hatalı değerlendirme sonucu yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış ve kararın bu sebeple davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

1-) Birleşen dava, davacının sigortacı olarak sigortalısına ödediği tazminatın rucüen tahsili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın “Temyiz Edilemeyen Kararlar” başlığını taşıyan 362/1-a maddesiyle, Bölge Adliye Mahkemelerince verilen ve miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olarak verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu miktar, karar tarihi olan 09.10.2019 tarihi itibariyle 58.800,00 TL’dir. Bölge Adliye Mahkemesince, esastan reddedilen istinafa konu ilk derece mahkemesinin birleşen davaya ilişkin kararında hükmedilen alacak tutarının 55.000,00 TL olduğu nazara alınarak anılan miktarın yukarıda yazılı madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, asıl-birleşen davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.