Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

2- Mahkemece İMEAK Deniz Ticaret Odası’na davaya konu teknenin 2004 – 2005 yıllarında elde edebileceği gelir hususunda müzekkere yazılmış, İMEAK Deniz Ticaret Odası bilirkişiden rapor alarak teknenin elde edebileceği geliri mahkemeye bildirmiş ve mahkemece de bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 266/1. maddesi gereğince mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Anılan madde hükmüne göre bilirkişiye başvurma yetki ve görevi mahkemelere aittir. Mahkemece bilirkişi raporu alınmasına yönelik bir karar verilmeden taraflarca ya da diğer kurum ve kuruluşlar tarafından aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi mahkemelere ait olan yargı yetkisinin başkalarına devri niteliğinde olup bu kapsamda Deniz Ticaret Odası tarafından alınan bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemece karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece, davaya konu teknenin dava konusu yıllarda elde edebileceği gelirle alakalı olarak ilgili kurumlarla yazışmalar yapılması, ihtiyaç duyulması halinde mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Deniz Ticaret Odası tarafından alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/**** E. - 2020/**** K.

Öte yandan, davacı tarafından ve işbu dava konusu çeke dayalı olarak davalı MSC Gemi Acenteliği A.Ş. aleyhine İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/261 Esas sayılı dosyasında açılan davada, davacının üçüncü kişi olan Balabanlar Motorlu Araçlar A.Ş.’nin fiilini taahhüt ettiği kabul edilerek davanın reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairemizin 22.09.2014 tarih, 2014/7485 E-2014/14205 K. sayılı ilamı ile onandığı ve 07.05.2015 tarih, 2015/501 E-2015/6513 K. sayılı ilamı ile de karar düzeltme istemleri reddedilerek kararın kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, davacının edimini taahhüt ettiği 3. kişi adına ödeme yaptıktan sonra, alacağını fiilini taahhüt ettiği Balabanlar Motorlu Araçlar A.Ş.’den talep etmesi gerekirken, Balabanlar A.Ş.’nin vekili olan davalıdan talepte bulunması mümkün olmadığından demuraj ödemesine ilişkin alacak talebi yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken anılan husus nazara alınmaksızın karar verilmesi doğru olmayıp kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerektiğinden davalı vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin 27.06.2018 tarih, 2016/12418 E-2018/4862 K. sayılı bozma ilamının (2) ve (3) numaralı bentlerinin kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmasına ve bu bozma gerekçesinin ilama (2) nolu bent olarak eklenmesine karar verilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/**** E. - 2020/**** K.

Yükleme ve istif kural olarak taşıyıcıya ait olup, 6102 sayılı TTK’nın 1143. maddesi uyarınca, sözleşme, yükleme limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiye kadar taşıma gideri taşıtana, yükleme gideri ise taşıyana aittir. Mahkemece, yükün ilgilisi tarafından taşındığı yönünde gerekçeye yer verilmiş ise de yükün ilgilisi ile kastedilenin hangi taraf olduğu anlaşılamadığı gibi bu tespite nasıl ulaştığına dair somut deliller de açıklanmamıştır. Ayrıca, yükleme ve istifin Straight Line Cargo Services LLC firması tarafından yapıldığı ve bu firmanın davalı donatan Bogazzinin yardımcısı olduğu iddia edilmiş ise de, yükleme limanında taşımaya konu motor yatın kim tarafından gemiye yüklendiği dosya kapsamından tespit edilememiş, yükleme yaptığı iddia edilen Straight Line Cargo Services LLC firmasının tarafların ifa yardımcı olup olmadığı da anlaşılamamıştır. Bu durumda mahkemece, yükleme ve istifi kimin yaptığı tespit edilip Straight Line Cargo Services LLC firmasının da taraflarla arasındaki ilişkinin açıklığa kavuşturulması ve tarafların kusur durumunun buna göre değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Asıl ve birleşen dava, uluslararası deniz yolu ile taşıma işinden dolayı uğranılan zarara bağlı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davada, davalı Mediterranean Shipping Company SA hakkında mahkemenin yetkisizliği sebebiyle usulden, MSC Gemi Acenteliği A.Ş. hakkında pasif husumet yokluğundan, Marport Liman İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. hakkında ise davanın esastan reddine karar verilmiştir. Davaya konu taşıma işleminde yabancılık unsuru mevcut olmakla MÖHUK’un tatbiki gerekmekte olup, bu çerçevede taraflar arasında düzenlenen konişmentolardaki yetki şartının MÖHUK ve TTK kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalılardan MSC Gemi Acenteliği A.Ş.’nin dava konusu uyuşmazlığı doğuran taşıma işinde davalı yabancı şirketin acentesi sıfatıyla hareket ettiği sabittir. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar bakımından taraflar yetki sözleşmesi yapabilirlerse de, Türk mahkemelerinin MÖHUK 47. maddesine istinaden münhasır yetkisinin olduğu hallerde bu yönde bir sözleşme yapılması mümkün değildir. 6102 sayılı TTK’nın 105/2 maddesi son cümlesi uyarınca, yabancı tacirler hesabına acentelik yapanlar bakımından müvekkili adına Türkiye’de dava açılması halinde sözleşmedeki yetki şartının MÖHUK gereğince geçersizliği öngörüldüğüne göre, madde hükmü ile bu nitelikteki uyuşmazlık bakımından Türk mahkemelerinin münhasır yetki taşıdığının kabul edilmesi gerekmektedir. Buna dayalı olarak, somut olayda taraflar arasında düzenlenen konişmentolardaki yetki şartı geçersiz olduğunda davalı Mediterranean Shipping Company SA hakkında yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bu sebeple temyiz eden asıl ve birleşen dava davacısı yararına bozulması gerekmiştir.