Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Davacının davalı ile yaptığı Şube Koordinatörlük Sözleşmesi incelendiğinde; davalının, davacıya ait spor klübünde şube temsilcisi-koordinatör olarak görev yaptığı, bu durumda davalının, işverenin müşteri bilgilerinin yanısıra yaptığı işlerle ilgili bilgi edinme imkanına da sahip olduğu ve bu bilgileri yeni iş yerinde kullanma ihtimali bulunduğundan, davacının önemli nitelikte zararına sebebiyet verebileceği, bunun için davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan sonra rakip bir işyerinde faaliyete başlamasının yeterli olduğu, ayrıca fiili bir zarar olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek olmadığı kabul edilmelidir. Şu halde, TBK 445/2. maddesi uyarınca hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını bütüm durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde gözönünde tutmak suretiyle, kapsam veya süre itibariyle sınırlandırabileceği de nazara alınarak, tüm branşlar açısından yasaklama var ise de, TBK 445/2 koşulları değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru görülmemiş olup, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

doğurmayacağı anlaşılmaktadır. 2006/03849 sayılı FMB’nin 13.04.2011 tarihinde hükümden düşmüş olması nedeniyle kamunun kullanımına serbest hale geldiği, aynı istemleri konu alan 2012/05916 sayılı FMB’nin de yenilik kriterini haiz olmaması nedeniyle, davalı tarafın 14.07.2011 tarihli sözleşme ile üstlendiği FMB devir borcunu ifa ettiğinin söylenemeyeceği, Mahkemece, davalı tarafın teslim ettiği ve davacının alıp kullandığı üretim kalıpları bedeli dışında faydalı model belgesinin devri için davalı tarafa ödenen meblağın iadesine ve ödenen meblağdan tüm davalıların sorumlu olup olmadığı hususunda husumet değerlendirmesi yapılması gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı taraf lehine bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/**** E. - 2020/**** K.

2-Asıl dava, haksız rekabetin önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacı vekili dava dilekçesinde haksız rekabete ilişkin iddialarına yer verdikten sonra maddi tazminat taleplerini saklı tuttuğunu belirtmiş ve dilekçenin “sonuç ve istem” başlıklı bölümünde manevi tazminat talep ettiklerini ifade etmiştir. Sonrasında davacı vekili, 11.04.2011 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesindeki “maddi tazminat” ifadesinin yazım hatasından kaynaklandığını, taleplerinin yalnızca manevi tazminata ilişkin olduğunu belirtmiştir. Her ne kadar dava dilekçesinin ilk sayfasında “konu” başlıklı paragrafta “25.000,00TL maddi tazminat” ifadesi yer alsa da, davacının 11.04.2011 tarihli dilekçesi ve dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu ifadenin yazım hatasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. O halde, davacının talebinin yalnızca manevi tazminata ilişkin olduğunun kabulü ile karar verilmesi gerekirken, mahkemece davacı vekilinin maddi tazminat talebi de varmış gibi kabul edilerek maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve bu doğrultuda davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.06.2018 tarih 2016/9728 Esas, 2018/4797 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Dava, haksız rekabete dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili; 2014-2015 eğitim-öğretim dönemi için davacı şirkette çalışan anaokulu öğretmeni …’nün gelecek dönem için aynı şehirde faaliyet gösteren davalı şirkete ait okullarda çalışmak için anlaştığını ve davalı şirketin de 2015 yılı Mayıs ayında erken kayıt avantajlarını tanıttığı panolarda anaokulu öğretmeni …’nün ismini kullanarak yaptığı reklamın haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece yukarıda özetlendiği gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince davacı vekilinin istinaf istemi esastan reddedilmiştir. Ancak, davalı şirketin 2015-2016 eğitim-öğretim dönemi için davacının dava dışı çalışanı ile anlaşması her ne kadar tek başına haksız rekabet teşkil etmese de, gelecek sezon için adı geçen öğretmenin davalı okullarında çalışacağını bildirerek erken kayıt dönemi için reklam yapmasının, davacı şirketin gelecek eğitim-öğretim dönemine ilişkin ticari faaliyetini etkileyen ve 6102 sayılı TTK 55.maddede yerini bulan dürüstlük kuralına aykırı reklam ve satış yöntemi olduğu değerlendirilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamış olup, bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine kararının bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.