Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Dairemizce ilk karar TBK. 444/son ve 445. maddeleri gereğince değerlendirilme yapılmasından bahisle bozulmuş ancak Bölge Adliye Mahkemesi bu maddelerle ilgili değerlendirme yapmadan TBK 420/1 maddesi uyarınca hizmet sözleşmesinde taraflardan sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğunun kabulüyle, davacının cezai şart istemini reddetmiştir. Ancak TBK’nın 420. maddesi işçi ve işveren arasında düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin olup hizmet sözleşmelerinde taraflardan sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğu düzenlenmiştir. Oysa somut olayda, davacı “hizmet sözleşmesine” dayanarak değil TBK’nın 444. maddesi ve devamında düzenlenen “rekabet yasağı sözleşmesine” dayalı olarak talepte bulunmaktadır. Yerleşik Daire kararları gereğince iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağı sözleşmelerinde kararlaştırılan ceza koşulunun karşılıklı olması gerekmemektedir. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince uyulmasına karar verilen bozma ilamında açıklandığı üzere inceleme ve değerlendirme yapmak gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Davacının davalı ile yaptığı Şube Koordinatörlük Sözleşmesi incelendiğinde; davalının, davacıya ait spor klübünde şube temsilcisi-koordinatör olarak görev yaptığı, bu durumda davalının, işverenin müşteri bilgilerinin yanısıra yaptığı işlerle ilgili bilgi edinme imkanına da sahip olduğu ve bu bilgileri yeni iş yerinde kullanma ihtimali bulunduğundan, davacının önemli nitelikte zararına sebebiyet verebileceği, bunun için davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan sonra rakip bir işyerinde faaliyete başlamasının yeterli olduğu, ayrıca fiili bir zarar olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek olmadığı kabul edilmelidir. Şu halde, TBK 445/2. maddesi uyarınca hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını bütüm durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde gözönünde tutmak suretiyle, kapsam veya süre itibariyle sınırlandırabileceği de nazara alınarak, tüm branşlar açısından yasaklama var ise de, TBK 445/2 koşulları değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru görülmemiş olup, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

5- Davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, davalı şirketin 28/08/2006 tarihli müdür seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı, anılan genel kurulun kendisine çağrı yapılmaksızın icra edildiğini ileri sürerek kararın iptalini istemiştir. Mahkemece, çağrıdaki usulsüzlüğün davacının genel kurula katılması durumundan sonuca etkili olması halinde iptal sebebi olduğu, davacının oyunun sonuca etkisinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anılan genel kurulun hiç çağrı yapılmadan icra edildiği anlaşılmakta olup genel kurulun yapıldığı tarihte yürülükte olan 6762 sayılı TTK’nın 538/4. maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurulun da şartları bulunmadığından genel kurul kararı yoklukla maluldur. Bu durumda mahkemece, kararın yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

2- Asıl davacı karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; karşı dava, karşı davacı limited şirketin ortağının haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, karşı davanın kabulü ile karşı davalının çıkarılmasına, şirketin ekonomik durumu nedeniyle çıkma payı takdirine yer olmadığına karar verilmiş, davacı – karşı davalının karşı davaya yönelik istinaf istemleri Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Ancak, haklı sebeple ortağın ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. Karşı davacı tarafça bu yönde alınan genel kurul kararı dosya kapsamına sunulmuş ise de, kararın incelenmesinde genel kurula sadece diğer ortağın katıldığı ve onun olumlu oyu ile karar alındığı gözlenmektedir. TTK’nın 621. maddesi uyarınca şirket ortağının şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması konusundaki genel kurul kararlarının temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabileceği öngörülmüş olup 2 ortaklı limited şirketlerde ortaklardan sadece birinin iştiraki ile toplanan genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğun sağlanamayacak olması karşısında mezkur karar yok hükmündedir. Bu nedenle işbu davada dava şartı olan nitelikli çoğunluk tarafından alınan ortaklıktan çıkarmaya ilişkin genel kurul kararı bulunmadığı gözetilerek karşı davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/**** E. - 2020/**** K.

3-Ayrıca davacı şirket vekili, davalı şirketin ticaret unvanından “Kaynak Kaplama” sözcüklerinin sicilden terkini talep etmiş ve mahkemece TTK’nun 54. maddesi gereği davalı şirket unvanında yer alan “Kaynak Kaplama” sözcüklerinin davacı unvanı ile iltibas yaratacak şekilde tescil ettirilmiş olduğunun tespiti ile “Kaynak Kaplama” sözcüklerinin davalı şirket unvanından terkinine dair verilen karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Dairemiz bozma ilamının 4 nolu bendinde “…davalı şirket unvanında geçen “Kaynak Kaplama” sözcüğü yapılan işin sektörel adı olduğundan kaynak kaplama işi yapan davalı şirketin ticari faaliyet alanını ticaret unvanında belirtmesi zorunlu olup, taraflara ait ticaret unvanları arasındaki benzerliğin giderilmesi ancak ayırtedici bir ek kullanılmasıyla mümkün olabilecektir. Bu durumda, davalı şirketin ticaret unvanında ayırtedici bir ek kullanmasına karar verilmesi suretiyle muarazanın giderilmesi gerekirken davalı şirketin iştigal alanı olan ve ticaret unvanında gösterilmesi zorunlu olan “Kaynak Kaplama” ibarelerinin davalının ticaret unvanından terkinine karar verilmesi doğru görülmediği…” gerekçesiyle davalılar yararına bozulmuş ise de dosya kapsamından davalı şirketin unvan tescilinin kötüniyetli olduğu anlaşıldığından mahkemece kurulan unvan terkini hükmü yerinde olup bozma sebebi yapılamayacak olmasına ve davalı şirketin ayırt edici bir unsur eklemesi halinde iştigal konusu olan “kaynak kaplama” ibaresini unvanında kullanmasının mümkün olmasına göre davacı şirket vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin de kabulü ile Dairemiz bozma ilamının 4. nolu bendinin bozma ilamından çıkarılmasına karar vermek gerekmiştir.