Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Dosya kapsamında bulunan hava taşıma senedi incelendiğinde, “Declared Value Carrıage: NVD”, “Declared Value for Customs: $512.114,82” ifadelerinin yer aldığı, buna göre, hava taşıma senedinde kargonun beyan edilen değerinde herhangi bir değer bulunmasa da gümrük değeri olarak 512.114,82 USD gösterilmiş olduğu, ayrıca emtia bilgilerini gösteren 5. numaralı bölümde “These commodities are Authorized by the U.S. Goverment for the Export to Turkey for use by the Turkısh Military” ifadelerinin yeraldığı, tercümesi dikkate alındığında, malların Türk Ordusu’nun kullanımına sunulmak amacıyla ABD hükümetinin onayı ile Türkiye’ye ihraç olunan mallar olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu hava taşıma senedinin davalı taşıyıcı Türk Hava Yolları tarafından düzenlenmiş olduğu, yukarıda ifade edilen yazılı İngilizce ibarelerin de davadışı gönderen tarafından yapılmış özel fayda beyanı niteliğinde olduğu, değer veya fayda bildiriminin belli bir şekle bağlı olmadığı değerlendirildiğinde, davalının kaybolan emtia için gerçek zarardan sorumlu olması gerekirken yazılı gerekçelerle sınırlı sorumluluğuna hükmedilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar veren Bölge Adliye Mahkemesi doğru görülmemiş, kararının bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı – karşı davalı Reina Shipping CO. vekili ve karşı dava ile birleşen davada davalı Armador Gemi İşletmeciliği Tic. Ltd. Şti. vekillerinin zarara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Ancak, davacı tarafından dosyaya sunulan, bilirkişi ve mahkemece hükme esas alınan taşımaya ilişkin belgelerin dosyada tercümesi bulunmamakta olup öncelikle dava konusu taşımaya ilişkin tüm belgelerin Türkçe tercümesinin dosya kapsamına alınması gerekmektedir. Anılan eksiklik nedeniyle davalı yanca malın sağlam olarak 17.01.2015 de teslim edildiği savunulduğu halde bu savunmanın doğruluğu ve hasarın CMR 30. maddede belirtilen sürelerde ihbar edilip edilmediği anlaşılamamaktadır. Ayrıca, eksper raporunda malın konteynerde taşındığı ancak konteynerin tavanının delik olması nedeniyle su aldığınının belirtilmiş olması karşısında CMR 17. maddesi gereğince taşıyanın bu durumda sorumluluğunun ne olacağı hususunda bir değerlendirme yapılmadığı gibi taşıyanın CMR 29. madde gereğince kaideten sınırlı sorumlu olduğu ve ancak sınırlı sorumluluğunun kalktığı durumlarda zararın tamamından sorumlu olacağı hususları gözetilerek aynı Konvansiyonun 23. maddesi gereğince hesaplama yapılması gerekirken bu konularda hiç bir değerlendirme yapılmadan ve hüküm kurmaya elverişli bulunmayan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması dahi doğru olmamış, eksik incelemeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

2) Gebze 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin eylemli uyduğu Dairemiz 24.02.2015 tarih ve 2014/4956 E. – 2015/2474 K. sayılı bozma kararının 3. bendi gereğince; davalı Batı Özel Güvenlik ve Eğitim Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin gösterdiği tanıkların dinlenmiş olmasına rağmen hırsızlık olayının meydana gelmesinde bu şirket ile davacı … şirketinin selefi olan sigortalının durumlarına göre davalı Batı Özel Güvenlik Şirketine atfedilebilecek kusur bulunup bulunmadığı, kusur varsa kusur oranı gibi uzmanlık gerektiren konularda bilirkişi incelemesi gerekirken böyle bir inceleme yaptırılmadan Mahkemece eylemin haksız fiil sayılıp davalı Batı Özel Güvenlik Şirketinin tam kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Temyiz edilen istinaf mahkemesi kararının incelenmesinde, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353(1) b-2 gereği düzeltilmesine karar verildiği görülmüştür. Oysa 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf talebinin kısmen kabulü halinde dahi ilk derece mahkemesi hükmünün tümden kaldırılarak, davanın ve taleplerin tümü hakkında yeniden karar verilmesi gerekirken, sadece altıncı bende ilave yapılmak suretiyle düzeltme yapılmakla yetinilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.