Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

2-Davacı yargılama süresince asıl borca mahsuben yapılan tahsilatlarla borcun sükut ettiğini ileri sürmüş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da dava tarihinden sonra olsa dahi bankanın 279.463,95 TL tahsilat sağladığı belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından temyizden sonra dosyaya sunulan dilekçe ile de ipotekli taşınmaz satışından dolayı 315.047,35 TL’lik bir tahsilatın daha yapıldığı ileri sürülmüştür. Her ne kadar asıl borç dava tarihi itibarı ile mevcut ve davacının kefalet limiti bu borçtan fazla ise de 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 492. maddesi mucibince asıl borcun sükût etmesi halinde kefilin sorumluluktan kurtulması ve işbu davanın konusuz kalması sözkonusu olabilecektir. Mahkemece davacının bu iddialarını karşılayacak değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2021/**** K.

Dairenin 26.02.2019 tarihli bozma ilamının 3. bendinde bozmaya konu edilen husus, faizin başlangıç tarihine ilişkin olup 1086 sayılı Yasa’nın 438/7 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının bu yönden düzeltilmesi mümkündür.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2021/**** K.

4- Birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1257 Esas sayılı dava, sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı vekili, sigortalısının zararını giderdikten sonra yangında kusuru bulunan davalıya karşı icra takibi başlatmıştır. Dairemizin 16.06.2016 tarihli bozma ilamında da ifade edildiği üzere, birden fazla deniz alacağı doğduğu takdirde bütün deniz alacakları için garame hesabı yapılması söz konusu olacağından, davacı alacağının likit olmadığı bu sebeple de icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği anlaşılmakla, işbu davada davalı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.