Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

2- Asıl davacı karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; karşı dava, karşı davacı limited şirketin ortağının haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, karşı davanın kabulü ile karşı davalının çıkarılmasına, şirketin ekonomik durumu nedeniyle çıkma payı takdirine yer olmadığına karar verilmiş, davacı – karşı davalının karşı davaya yönelik istinaf istemleri Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Ancak, haklı sebeple ortağın ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. Karşı davacı tarafça bu yönde alınan genel kurul kararı dosya kapsamına sunulmuş ise de, kararın incelenmesinde genel kurula sadece diğer ortağın katıldığı ve onun olumlu oyu ile karar alındığı gözlenmektedir. TTK’nın 621. maddesi uyarınca şirket ortağının şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması konusundaki genel kurul kararlarının temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabileceği öngörülmüş olup 2 ortaklı limited şirketlerde ortaklardan sadece birinin iştiraki ile toplanan genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğun sağlanamayacak olması karşısında mezkur karar yok hükmündedir. Bu nedenle işbu davada dava şartı olan nitelikli çoğunluk tarafından alınan ortaklıktan çıkarmaya ilişkin genel kurul kararı bulunmadığı gözetilerek karşı davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Somut olayda, mahkemece Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca yapılan ihtar ve tebliğe ilişkin belgelerin çıkartılarak gönderilmesi istenmiş, Ticaret Sicil Müdürlüğünce gönderilen cevabi yazı ekindeki belgelerde sadece Ticaret Sicil Gazetesi ilanı bulunmakta olup TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a fıkrasında gösterildiği gibi ayrıca ilgililere ihtar gönderildiğine ilişkin bir belge sunulmamıştır. Bu durumda resen terkin işlemi yapılan şirketin temsil ve ilzam ile yetkilendirilmiş yöneticilerine ihtar gönderilmediği, şirketin sicil kaydının usulüne uyulmadan silindiği anlaşıldığından mahkemece, şirketin ihyası ile yeniden ticaret siciline tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanması yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

TTK’nın 33 ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 38’nci maddelerine göre, tescil edilmiş konulardaki her türlü değişikliklerin de tescili gerekir. Limited şirketler bakımından TTK’nın 510 ncu maddesinde, tescilin şirket müdürleri tarafından talep edileceği öngörülmüş olup, aynı Kanun’un 30 ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 31’nci maddesine göre de tescil, ilgililer veya yetkili temsilcileri ile hukuki halefleri tarafından istenir. Bu itibarla, davacının doğrudan Ticaret Sicil Memurluğu’na başvurarak talepte bulunması mümkün olmadığından davalı şirkete tescile icbar davası açmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu cihetle, mahkemece, davacının talebinde hukuki yararı olduğu ve davalı tarafın davayı kabul beyanı da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/**** E. - 2020/**** K.

Dosya kapsamı uyarınca, davacılardan …’ın devir aldığı hisseler üzerinde haciz konulmasını ve bu hususun ticaret siciline tescilini gerektiren herhangi bir bilgi, belge ve olguya rastlanılmamış olup, Antalya 8. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1572 E. ve 2011/1727 E. sayılı dosyalarından gönderilen haciz müzekkerelerinde ise borçlu Doğuş Gıda Nakliyat Turizm Tic. Ltd. Şti.’nin başka bir şirketten alacaklı olması halinde ve başka bir şirkete ortak olması halinde ortak olunan şirketteki hisselere haciz konulması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, anılan müzekkerelere istinaden davacı …’ın devir aldığı hisselere haciz konulması yerinde bir işlem olmayıp, esas itibarıyla söz konusu işlemlerin usulsüzlüğü gözetilerek bu durumda taleplerin Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yöneltilecek bir itiraz davası ile çözüme kavuşturulması gerekirken hisseleri devreden davalı aleyhine ikame edilen işbu tespit davasında hukuki yarar olmadığı gibi bu sebeplerle, davalıya husumet yöneltilmesi de yerinde olmadığından, ilk derece mahkemesince bu nedenlerle davanın karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi, vaki istinaf başvurusunun ise Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı taraf yararına bozulması gerekmiştir.