Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.
Karara karşı, davalılar vekilleri tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargı Kararlarına Dayalı Yapay Zeka Destekli Hukuk Analizleri ve Dava Rehberleri
Karara karşı, davalılar vekilleri tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
2-) Davacılar vekilinin, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) 19.12.2017 tarih ve 2016/480-284 sayılı ilamına karşı ileri sürmüş olduğu temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkin olup mahkemece, davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7’nci ve 25’nci maddelerine dayalı markanın hükümsüz kılınması ve sicilden terkinine ilişkin istemli, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Zira davacılar adına tescilli 97/017678 ve 96/003013 sayılı “FAKİR” ibareli markalar ile davalı adına tescilli 2012/108943 numaralı “FAKİR” ibareli markanın beyaz zemin üzerine siyah harflerle tasarlandığı, markaların genel görünümü, görsel, işitsel, anlamsal, okunuş, yazılış bakımından ortalama tüketiciler nezdinde bıraktığı bütünsel izlenimin ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve mülga 556 sayılı KHK 7/1-b ve m. 8/1-b hükümlerinde belirtilen “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler, tescil edilemez.” koşulların oluştuğu, davacılar adına tescilli “FAKİR” ve “FAKİR” unsurlu markaların 01/02/03/04/05/06/07/08/09/11/12/21/23/35/37. sınıflarda tescilli olduğu ve özellikle elektrikli ev aletlerinde kullanıldığı, davalı adına tescilli 2012 /108943 numaralı “FAKİR” markasının ise, 16. sınıfta tescilli olduğu ve “tuvalet kağıdı, kağıt peçete ve havlu” gibi mallara ilişkin olduğu bu itibarla taraf markalarının sınıf ve emtialarının farklı olduğu, “FAKİR” ibareli markanın elektrikli ev aletleri sektöründe tanınmış marka olduğu yönünde davacının 09.11.2012 tarihli başvurusunun TPMK’ca usul ve yasaya uygun bulunduğu, markanın birçok ülkede uluslararası tescilinin olduğu, davalı başvurusunun davacının tanınmış marka başvurusundan sonra yapıldığı, itirazın reddedildiği ve markanın 15.10.2014 tarihinde tescil edildiği, 556 sayılı KHK.’nın 7/1-(ı). maddesi ve Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış markaların mutlak tescili engeli olduğu kabul edilmiş iken KHK’nın 8/4. maddesi anlamında toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış markaların bu hükümde belirtilen koşullardan birisinin varlığı halinde farklı mal ve hizmetler için dahi marka sahibinin itirazı üzerine tescil talebinin reddedileceği, buna göre davalı taraf markasının tescilli olduğu ürünler ile davacıya ait tanınmış marka kapsamındaki ürünler farklı olmakla birlikte, aralarındaki bağlantı nedeniyle davacıya ait markaların itibarına zarar verme ihtimalinin bulunduğu ve dolayısıyla markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, bununla birlikte davalının kötü niyetli hareket ettiğine ilişkin bir delil bulunmadığından kötü niyetli olduğunun değerlendirilemeyeceği sebepleriyle davacılar vekilinin temyiz başvurularının kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
4- Öte yandan davalı Maersk Denizcilik A.Ş.nin Ticaret Sicil kayıtlarına göre 09.01.2001 tarihinde kurulduğu, taşıma ilişkisinin ise 2000 yılında gerçekleştiği, davalı Maersk Denizcilik A.Ş.’nin Maersk Sealand’ın 2002 yılından itibaren yetkili acentesi olarak faaliyet göstermeye başladığı, dava konusu taşıma ilişkisinde davalı Maersk Denizcilik A.Ş.nin acente sıfatıyla dahi yer almadığı, bu durumda mümeyyiz davalıya Maersk Sealand’a izafeten dahi husumet yöneltilemeyeceğinden davalı Maersk Denizcilik A.Ş. yönünden de davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerekirken aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce bozulmasından sonra, davalı yanca “E-imza Bilgi Güvenliği Hizmetleri A.Ş.” olan ticaret unvanı “Eimzatr Bilgi Güvenliği Hizmetleri A.Ş.” olarak değiştirilmiş, unvan değişikliğine dair ticaret sicil gazetesi dosyaya sunulmuş olup bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bu suretle ticaret unvanının terkini talebi yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken, dava sırasında değiştirilen davalıya ait unvanın mevcut haliyle ve talebi de aşacak şekilde ticaret unvanının çekirdek unsurunu oluşturan “eimzatr” ibaresinin terkinine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
09.06.2011 tarihli protokolün 1/b maddesinde “Mak-El Pazarlama Ticaret Turizm İnş. Eml. İth. İhr. Ltd. Şti unvanının protokol gereği paylaşım sonucu Yaman Grubuna devredileceği, Yaman Grubunun mevcut faaliyetlerini 1 (bir) yıl süre ile bu unvan üzerinden yürüteceği, ancak Yaman Grubunun Mak-El Pazarlama Ticaret Turizm İnş. Eml. İth. İhr. Ltd. Şti.’ndeki MAK-EL unvanını 31.12.2010 tarihinden itibaren 1 (bir) yıl içerisinde değiştirmek sureti ile kullanımından vazgeçeceği” kararlaştırılmıştır. Bu düzenleme ile davalı şirket “Mak-El” ibaresini en geç bir yıl içinde ticaret unvanından terkin yükümü altında girmişken 15.03.2012 tarihinde “Makel” ibaresini asli unsur olarak içeren dava konusu marka başvurusunda bulunması anılan protokole ve dürüstlük kuralına aykırılık taşır. Öte yandan davalı şirketin, dava konusu 2012/24605 sayılı “BODRUM MAKEL MÜHENDİSLİK PAZARLAMA+ ŞEKİL” ibareli marka başvurusundaki “MAKEL” ibaresinin font, renk ve logosal unsurlarını davacının 2006/3051 sayılı “MAKEL” ibareli markasının taklidi suretiyle gerçekleştirmesi de kötüniyetin emaresi olarak kabul edilmelidir. Bu durumda Dairemizin yerleşik kararlarıyla kabul edilen “kötü niyetin bölünmezliği” ilkesinden yola çıkılarak tüm mal ve hizmetler yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken, kısmen kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 04.12.2019 gün ve 2018/5579 Esas- 2019/7824 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.