Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Ancak, yapılan delil tespiti ve dosyaya celp edilen belgelerden davaya konu 2014/53015 numaralı “CEMOSPOT” ibareli markanın 08.12.2015 tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği, davacı şirketin 06.01.1997 tarihinde davalının aynı zamanda eşi olan …, …’in kardeşi … ve babaları … Yaylagülü tarafından kurulduğu, 2004 yılında …’in şirket müdürlüğüne atandığı, 2006 yılında hisselerini …’e devrettiği, ancak şirket müdürlüğü görevine devam ettiği, 02.01.2012 tarihinde …’in müdürlük görevine son verilerek müdür olarak bu kez …’in atandığı, İzmir Esnaf Sanatkarlar Odası yazısına göre davalı…’nün bundan 8 gün sonra yani 10.01.2012 tarihinde esnaf odasına kaydolduğu ve “Cemo Ticaret” isimli işletmesiyle beyaz eşya ve mobilya alanında faaliyet göstermeye başladığı, ortaklık fesih sözleşmesinde marka kullanımına dair taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı, davalıya ait 05.01.2012 tarihli vergi levhasında ticari ünvanın “CEMO TİCARET” ve işyeri açma çalışma ruhsatında da “CEMO” şeklinde olduğu, 2015 yılında davacı şirket adına tescil edilen davaya konu markanın daha önce davalının eşi …ve davacı şirket ortağı …’un babaları … Yaylagülü tarafından ihdas edildiği ve tescil sınıfları kapsamında taraflarca tescilsiz olarak kullanıldığı, uyuşmazlık çıkması üzerine 2012 yılında davalının eşinin davacı şirketten ayrıldığı ve davalının tescilsiz olarak ibareyi markasal kullanmaya başladığı, davacının ise 2015 yılında ibareyi kendi adına tescil ettirdiği, bu durumda davalının da işareti tescilsiz olarak kullanabileceği dikkate alındığında, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçe ile ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

Mahkemece davacının “BİM” esas unsurlu markaları ile davalının “SİSBİM” ibareli başvuru markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı ve dolayısıyla markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince de aynı gerekçelerle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İltibas tehlikesinin değerlendirmesinde markaların herbir ayırt edici unsurları ayrı ayrı gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal özellikleri bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle markaların karışıklığa yol açıp açmayacağı ihtimalinin dikkate alınması gereklidir. Bu hususlar çerçevesinde yapılan değerlendirmede davacı markalarının ana unsurunun “BİM” ibaresi olduğu, davalı başvuru markasında bu ibarenin önüne “SİS” ibaresi getirildiği, “SİS” ibaresinin “BİM” ibaresini geride bırakacak şekilde bir etkisinin bulunmadığı, vurgunun “BİM” üzerinde olduğu, “SİSBİM” ibareli markanın davacı markalarından uzak, farklı yeni bir marka olarak algılanamayacağı, “SİS” ekinin dava konusu markaya ayırt edicilik sağlamadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca tescil kapsamı aynı veya ilişkilendirilebilecek mal ve hizmetler yönünden dava konusu başvuru markasının davacı markaları ile karıştırılma tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.