Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

haksız rekabet oluşturduğu iddiasında bulunmuştur. 6102 sayılı TTK’nın haksız rekabete ilişkin 54. ve devamı maddelerin doğrudan davacının iddiasına isabet eden haller belirtilmemiş olsa da, yukarıda belirtildiği gibi 55. maddeki haksız rekabet halleri örnek kabilinden sayılmış olup, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı her türlü davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olup haksız rekabet halini oluşturacaktır. Davalının internet sitesindeki kullanılan ifadeler davalının ekibinin davacının dava dışı şirketlerle gerçekleştirdiği iş sağlığı ve güvenliği projelerinin davacıya ait bağımsız faaliyetler olarak sunulmasına ilişkindir. Oysa davalı, dava dışı şirketlerle yürütülen iş sağlığı ve güvenliği yazılımı faaliyetlerine davacı şirkette sigortalı çalışan olduğu dönemde iştirak etmiş olup, bu hali ile davalının eyleminin davacı şirkete ait iş tecrübelerinin davalıya mal edilmesi sonucunu doğuracak nitelikte olduğu ve bu durumun rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının işbu eyleminin de davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun kabul edilip neticesine göre karar verilmesi gerekirken, bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2021/**** K.

4-Ayrıca kabul şekline göre de, ilk derece mahkemesince maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle talepler bakımından ayrı ayrı 1.980,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmişse de, ilk derece mahkemesince davaya Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmış olduğundan, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 2. bölümünde Fikri Sınai Haklar Mahkemesi bakımından yer alan maktu vekalet ücreti miktarından az olmamak kaydıyla maddi tazminat istemi yönünden Tarife’nin 3. kısmı uyarınca ve manevi tazminat istemi yönünden de Tarife’nin 10. maddesindeki esaslar uyarınca her iki istem yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince AAÜT’nde Asliye Mahkemesince bakılan davalar bakımından belirtilen asgari sınır dahilinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de kararın fer’isi niteliğindeki vekalet ücretine ilişkin hüküm bölümüne yönelik istinaf talebinin karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı içerisinde kaldığı şeklindeki hatalı gerekçeyle reddedilmesi doğru görülmemiştir.