Karar Metni
MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI :2021/1314 Esas, 2024/1057 Karar
HÜKÜM :Kararın kaldırılması
İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/81 E., 2020/466 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin uzun yıllardır İstanbul’da şube sayısı dokuzu bulan “… LOKANTASI” olarak bilinen restoranlar zincirini işlettiğini, müvekkili … adına 2012/11000 numaralı “…” ve 2013/35… numaralı “… … Lokantası” markalarının tescilli olduğunu, müvekkili … adına 2013/355… numaralı “… … Lokantası”sının tescilli olduğunu, müvekkillerinin bu marka ile halen hizmet vermeye devam ettiklerini ve iyi bir müşteri çevresi kazandıklarını, davalının “… LOKANTASI” ibaresi ile bir lokanta açtığını ve müvekkilleri ile aynı alanda hizmet sunduğunu,davalının müvekkillerinin tescilli “…” ve “… LOKANTASI” ibarelerinin öne çıkararak “… LOKANTASI” ibaresinin kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını ileri sürerek belirsiz alacak davası açtıklarını bu nedenle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yıllardır “… Lokantası” ismi ile lokantacılık faaliyetlerini yürüttüğünü “… Lokantası” ismini meşhur ve maruf hale getirdiğini, çok önceleri “… Lokantası” ibaresini ortaya çıkaran ve kullanan ancak tescil ettirmeyen müvekkilinin, dava konusu marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, davacının söz konusu markasının 2013-2014 yıllarında tescil ettirildiği de gözetildiğinde davacıların markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 7. maddesinde ayırt edici nitelik kazanmış bir marka sahibine önceki benzer tescilli markanın terkinini istemeden dahi bu markayı tescil ettirebileceğini öngördüğünü, davacıların müvekkilinin tanınmış hale getirmesinden sonra tescil ettirdikleri markalar için haksız tecavüz iddiasında bulunarak kötüniyetle haksız ve mesnetsiz davayı açtıklarını, bu kapsamda davacıların, “… … Lokantası” ibaresi ile markasını 25.08.2014 tarihinde marka olarak tescil ettirdiği ve korumanın 17.04.2013 tarihinden itibaren başladığı, “…” ibaresi ile markasını 28.08.2013 tarihinde marka olarak tescil ettirdiği ve korumanın 03.02.2012 tarihinden itibaren başladığı, “… … Lokantası” ibaresi ile markasını 10.07.2014 tarihinde marka olarak tescil ettirdiği ve korumanın 17.04.2013 tarihinden itibaren başladığı dikkate alındığında müvekkilinden çok sonra bu ibarelerin marka olarak tescil edildiğinin anlaşılacağını, davacılara ait işyeri ve tabelaları ile müvekkile ait işyeri ve tabela arasında farklılık olduğunu, iltibas oluşturmadığını, davacılar ile müvekkilinin yıllardır birbirlerini tanıyor ve biliyor olmasına rağmen davacıların yıllar sonra bu davayı açarak haklarını kötüye kullandıklarını, markayı gerçek anlamda marka yapan, onu tanıtan, piyasaya sunan ve emek harcayan müvekkilin haklarına tecavüz niteliğinde tescil işlemi gerçekleştiren kötüniyetli davacıların bununla yetinmeyerek açtıkları haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf markaları incelendiğinde, davacılar adına tescilli markalar ile davalının kullandığı markanın esas unsurlarından biri “…” ibaresi olmakla markaların benzer olduğu, davacılar adına 43. sınıfta Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde tescilli olan markanın benzerinin davalı tarafından aynı hizmet alanında kullanılmasını haklı kılacak bir delilin (tescil belgesi, lisans sözleşmesi vs.) dosyaya ibraz edilmediği, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirildiği, davacılar vekilinin maddi tazminat talebini 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 151/2-c “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış atması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli…” maddesine dayandırdığı, bu durumda maddi tazminatın, davanın tescilli “…” ibaresinin TÜRKPATENT tarafından koruma altına alındığı 03.02.2012 tarihinden dava tarihi olan 20.02.2018 tarihleri arasında hesaplanması gerektiği, davalı kullanımının davacılara ait markalara iltibas oluşturur düzeyde olduğu, davalının marka sahibinin izni olmaksızın markayı ve ayırt edilmeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit ettiği ve tecavüz fiilini oluşturarak haksız rekabet oluşturduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının, davacıların marka hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, talebe bağlı kalınarak 1.000,00 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 20.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 20.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davanın etkinliğinin temini açısından davalının “…” ibaresini içeren markasal bütün kullanımlarının önlenmesine karar verilmiş, karar, davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların … ibareli markalarını 43. sınıfta yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde tescil ettirdikleri ve kullandıkları, davacı markasında ve davalı kullanımlarında yer alan … ibaresinin ortalama tüketici nezdinde yemekleri, kültürü ve tarihi ile bilinen coğrafi yeri işaret ettiği, bu nedenle coğrafi yer adının kimsenin tekeline bırakılamayacağı, söz konusu … ibareli markaların, kullanıldıkları yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri bakımından coğrafi kaynak bildiren zayıf ibare olduğundan davacı taraf bu ibareye ekler getirilerek kullanılmasına SMK’nın 7/5-b. maddesi gereğince tahammül etmek durumunda olduğu, davalının lokanta işletmesinin 2010 tarihinde faaliyete geçtiği, her iki tarafın 43. sınıfta aynı sektörde yiyecek içecek sağlanması hizmetleri kapsamında İstanbul’da lokanta işlettiği, dosyaya sunu faturalardan da davalının ”… Lokantası” ibaresini 10.02.2013 tarihinden beri işletme adı olarak kullandığının anlaşıldığı, aynı sektörde yer alan davacı tarafın davalının kullanımlarını bilmesi gereken durumda olduğu, bilmediğini ileri süremeyeceği, eldeki davanın ise 20.02.2018 tarihinde açıldığı, davacı tarafça açılan davanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiş, karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, marka tecavüzünün tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun’un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...