MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.02.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 14/01/2019 tarih ve 2018/1560-2019/30 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin şirketin Panama bayraklı Silkeborg isimli gemiye 2009 yılı Nisan ve Mayıs aylarında İstanbul Limanı ve Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde müteaddit kere çeşitli yedek parça ve sarf malzemeleri tedarik ettiğini, mezkur levazım siparişine konu yedek parça ve sarf malzemelerini teslim ettiğini ancak yapılan sipariş ve teslimlerden gemi yöneticisi 2. davalı ile gemi donatanının birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek davalı gemiye teslim edilen sipariş konusu malların bedeli olan 22.938,86 EURO alacağın dava tarihinden itibaren yürütülecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte aynen veya fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsilini, davalı Silkeborg isimli gemi üzerinde kanuni gemi alacağı rehin hakkının tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, geminin bağlama limanı Cenova olduğundan MÖHUK 22. maddesi gereği uyuşmazlığın İtalyan hukukuna tabi olduğunu ve anılan hukukta 6 aylık zamanaşımı süresinin öngörüldüğünü, ayrıca 6762 sayılı TTK’nın 1259. maddesinde de 1 yıllık zamanaşımı süresine yer verildiğini ve alacak iddiasına dayanak faturalara göre davanın öncelikle zamanaşımından reddinin gerektiğini, fatura tarihlerinde geminin dava dışı Sonar isimli şirkete kiralanmış olduğunu, fatura bedellerinden de Sonar’ın sorumlu olması gerektiğini, donatanın sorumlu tutulamayacağını, ayrıca dava konusu alacağın gemi alacağı olmadığını ve davacıya gemi alacaklısı hakkını vermediğini, fatura üzerindeki faiz şartının geçersiz olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, 6762 sayılı TTK’nın 946 ve meri TTK’nın 1061. maddesi gereğince geminin malikinin, geminin işletilmesinden doğan borçlar yönünden gemi alacaklısı hakkını istemekten men edemeyeceği, somut olaydaki alacağın bir gemi alacağı olup, gemi ilgilileri tarafından mühürlenip imzalanan sevk irsaliyeleri ve faturalarla mal tesliminin ispatlandığı, satılanlar arasında yedek parça ve el aletlerinin çoğunlukta olduğu, diğer malzemelerin de gemi adamlarının sefer ihtiyaçları kapsamında bulunduğu, Dairemizin bozma ilamında da alacakların gemi alacağı olmadığı yolunda bir bozma sebebine yer verilmediği, öte yandan Dünya Gemi Tedarikçileri Birliği tarafından düzenlenen kurallara göre siparişi veren, onun temsil ettiği kişi ve tedarik sağlanan geminin müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, müteselsil sorumluluğun bulunduğu hallerde her bir sorumlunun ayrı ayrı sorumluluk sebep ve esaslarının belirlenmesinde yarar olmadığı, sipariş ve alımların bizzat gemi kaptanı tarafından yapılıp gemi kaşesi ile onaylandığı ve kaptan aynı zamanda donatanı da temsil edeceğinden davalılar arasındaki müteselsil sorumluluğun söz konusu olduğu, sadece ikinci davalı konumundaki Bnavi Ship Management S.R.L. lehine ileri sürülmüş bir zamanaşımı def’inin söz konusu olduğu ve Türk Hukukuna göre bir yıllık zaman aşımı süresi bulunduğu belirtilerek alacağın Mart 2009’da doğduğu yolunda tek taraflı beyana istinaden bu def’i de bulunulduğu, oysa dava konusu alacağa temel olan satış ilişkisini gösteren faturaların 20.04.2009 ve 26.05.2009 tarihli olup eldeki davanın bir yıllık zaman aşımı süresi dolmadan açıldığı, öte yandan aynı davalı İtalyan Hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürerek altı aylık zaman aşımı süresi olduğunu ileri sürmüşse de bu savunmaya itibar etmenin mümkün olmadığı, ayrıca ilk kararda uyuşmazlığa Türk Hukukunun uygulanacağı yönündeki tespitin bozma sebepleri arasında da yer almadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 21.529,09 Euro alacağın 22.03.2010 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte ve ödeme günündeki efektif alış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davalılardan müteselsilen tahsiline, kabul edilen alacak üzerinden davacı şirket lehine “Silkeborg” isimli gemi üzerinde TTK. 1235. ve 1236. maddeleri gereğince kanuni rehin hakkı tanınmasına, yargılama sırasında kanuni rehin hakkının teminat mektubuna kaydırıldığı anlaşıldığından buna göre işlem yapılmasına ve teminat mektubu üzerine konulan tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, gemi alacağı iddiasına dayalı alacağın tahsili ve gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Soc. Vittorio Bogazzi e Figli S.P.A.’nın davaya konu malların teslim edildiği “Silkeborg” isimli geminin donatanı ve maliki, diğer davalı BNAVI Ship Management S.R.L.’nin ise davaya konu siparişleri veren gemi yöneticisi olduğu somut olayda, davacı vekilince gemi alacağı olduğu iddia edilen alacaktan her iki davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ileri sürülmekte olup, davalılar vekili ise dava konusu siparişlerin verildiği tarihte geminin dava dışı Sonar Societa di Navigazione ed Armamento S.R.L. şirketine kiraya verildiğini ve davaya konu siparişlere istinaden düzenlenen faturaların üzerinde kiracının ve kaptanın mührünün olduğunu, bu nedenle anılan borçtan müvekkillerinin değil kiracı şirketin sorumlu tutulması gerektiğini savunmaktadır. Gerçekten de dosyada yer alan kira sözleşmesi ve fesih bildirimi dikkate alındığında dava konusu siparişlerin verildiği tarihte “Silkeborg” isimli geminin anılan şirkete kiraya verildiği anlaşılmaktadır.
Dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1235. maddesinde sayılan alacaklar, sahiplerine gemi alacaklısı hakkı bahşetmekte olup, mezkur madde uyarınca gemi alacaklarında kanuni rehin hakkı gemiyi takip edeceğinden, donatan kanuni rehin hakkı veren bu borçtan dolayı gemi maliki sıfatıyla sorumlu olacaktır. Dairemizin ilk bozma ilamında da vurgulandığı gibi gemi alacağı hakkı, sahibine donatanın şahsi malvarlığından alacağını tahsil etme hak ve imkanını sağlamaz. Nitekim Kanunun 948. maddesi de 3. kişinin alacaklarından dolayı donatanın ancak deniz serveti olan gemi ile sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Şu halde, mahkemece hakkında uyma kararı da verilen Dairemizin ilk bozma ilamında da belirtildiği üzere, gemi alacağı olduğu belirlenen davaya konu alacak istemi nedeniyle davalıların şahsen sorumlu olup olmadıkları ayrı ayrı irdelenerek sorumluluklarının tespitine gidilmesi gerekirken, mahkemece her iki davalının da borçtan müteselsilen sorumlu olduğu, bu nedenle sorumluluğun ayrı ayrı belirlenmesinin gerekmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın mümeyyiz davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...