Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/02/2018 tarih ve 2017/86 E- 2018/73 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 10/05/2019 tarih ve 2018/1013 E- 2019/558 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 101 ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 16.12.2014 tarihinde “YÜZ ON BİR” ibareli, 25 ve 44.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2014/104107 kod numarası verilen başvuruya müvekkilince kötüniyet, önceye dayalı kullanılan işaret ve markalarla iltibas ile tanınmışlık vakıa ve hukuki sebeplerine dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunulduğunu, itirazının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini, önceye dayalı kullanımdan doğan haklarına zarar vereceğini, başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2016-M-12779 sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının A 101, C101, 101A, 101-A, 101, AA101, AA-101, AA, 101, YÜZBİR A, AA YÜZBİR, A YÜZBİR, YÜZBİR ibare ve biçimli oldukları, dava konusu başvurunun ise “YÜZ ON BİR ” ibaresinden oluştuğu, davacının markalarından sadece 2008/67187 sayılı A.101 ve 2010/33661 sayılı A-101 ALIŞVERİŞİN GÜLEN YÜZÜ ibareli markaların kapsamında 25 ve 44. sınıf ürün ve hizmetlerin bulunduğu, bu nedenle davacının diğer markalarına dayanarak 556 sayılı KHK’nın 8/1.b maddesi hükmüne dayalı itirazının yerinde olmadığı, buna karşın davacının 2008/67187 ve 2010/33661 sayılı markalarıyla davalının “YÜZ ON BİR” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme, harf ve rakamların yerleştirilme biçimi ile renklendirme bakımından görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketicilerin davacının markaları ile başvuru konusu işareti ilk gördüğünde ve duyduğunda farklı iki işaret olduğunu hemen algılayabileceği, zira “YÜZ ON BİR” ibareli işaretin, kavramsal olarak bir rakamı ifade etmesine rağmen, biçim ve düzenleme tarzı itibariyle sözcüklerin özgün yazım ve renklendirmesiyle ayrılamaz biçimde bir araya getirilerek oluşturulmuş bulunduğundan, davacının markalarından tamamen farklı bir imaj bıraktığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, davacının “A-101” ibareli markasının bilinirliğinin perakendecilik sektöründe olduğu, ancak davacı markası bir an için başvuru kapsamındaki sınıflarda tanınmış sayılsa da sonucun değişmeyeceği, davalının başvurusunun tescilinin, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların gerçekleşmesine yol açmayacağı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ancak istinaf isteminin incelenmesi için marka işlem dosyasının davalı Kurum’dan yeniden celp edildiğinden kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf nedenlerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 28.02.2018 tarih ve 2017/86 E. 2018/73 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...