Karar Metni
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2017 tarih ve 2017/66 E.- 2017/640 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 25/03/2019 tarih ve 2018/962 E. – 2019/325 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2003/00987, 2005/02711 ve 2012/81759 sayılı “VALERON”, 2010/68928, 2012/81760 ve 2015/91077 sayılı “VALERON+ŞEKİL” ibareli hepsi de 35. sınıftaki hizmetleri kapsayan tanınmış ve tescilli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin markaları ile açıkça iltibas yaratacak şekilde 35. sınıf hizmetlerde kullanılmak üzere “VALERİO” ibareli markanın adına tescili için 2016/07341 numarası ile davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya karşı yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 2016-M-12512 sayılı kararı ile reddedildiğini, markaların görsel ve sesçil olarak benzediğini, markaların bütünü itibarıyla yarattığı izlenim açısından iltibas yarattığını, görsel ve işitsel olarak karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalı şirketin markasının tescilinin tüketici nezdinde markaların aynı işletmeye ait ve seri marka oldukları izlenimi yaratacağını, markalar kapsamındaki hizmetlerin benzer olduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığının da davalı şirket markasının tesciline engel olduğunu, başvurunun tescil edilmemesi için 556 sayılı KHK 8/4 maddesi şartlarının bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-12512 sayılı kararının 556 sayılı KHK 8/1-b, 8/4 ve 9/b ve sair maddeleri gereğince iptaline, davalı şirket markasının tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, YİDK kararının hukuka ve usule uygun olduğunu, markaların karıştırılacak derecede benzer olmadığını, genel görünüm ve bıraktıkları izlenimin farklı olduğunu, 556 sayılı KHK 8/1-b anlamında iltibas ihtimalinden bahsedilemeyeceğini, markalar benzemediğinden tanınmışlık iddiasının dinlenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacı ile müvekkilinin bilinen ortak rekabet alanlarının olmadığını, iltibasa konu bir durumun bulunmadığını, müvekkilinin yıllardır “VALERİO” markasını kullandığını, bu zamana kadar markaların karıştırılması gibi bir durum yaşanmadığını, davacının markalarının toplum bazında tanınmışlık düzeyi ve vasat tüketicinin yanılma olasılığı kriterlerinin oluşmadığını, müvekkilinin dava konusu markayı kullanarak ayırt edicilik kazandırdığını, davacının markasının daha önce yurt dışında tescili yapılan bir marka olması sebebiyle tescil sebebiyle koruma talebinde bulunulmasının yasalara ve uluslararası metinlere aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 35/01-04. sınıf hizmetlerin davacı markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerle aynı tür olduğu, 35.05. sınıftaki “Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri mallarının” satışına özgü mağazacılık hizmetlerinin ise benzer bulunduğu, işaretler arasında da benzerlik olduğu, dolayısıyla belirtilen hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluştuğu, davacı markalarının tanınmış olduklarının ispat edilemediği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2016-M-12512 sayılı kararının 35. 01, 02, 03, 04. sınıflarda yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” ile 35.05. sınıfta yer alan ” Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için; Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri yönünden kısmen iptaline, aynı hizmetler yönünden 2016/07341 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir. Mahkemece, başvuru kapsamında yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin aynı/benzer olduğu ve bu hizmetler yönünden 556 sayılı KHK 8/1-b maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacının markaları kapsamında yer alan “Perdeler, bambu perdeler, stor perdeler, şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler” emtiaları ile dava konusu marka kapsamında yer alan “kepenkler, jaluziler, bunların kasa ve aksamları” aynı amaca yönelik fonksiyona sahip emtialar olmakla ilişkili oldukları gibi mahkemece başvuru konusu marka kapsamında yer alan 35/05 sınıftaki “Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri” ile ilgili YİDK kararının iptaline ve markanın bu emtialar açısından hükümsüzlüğüne karar verilmesine rağmen yine aynı sınıfta yer alan “Adi metallerden veya bunların alaşımlarından yapılmış sanat eserleri” açısından da markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...