MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.02.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2017 tarih ve 2016/242 E- 2017/391 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 03/05/2019 tarih ve 2018/1095 E- 2019/524 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2014/106201 sayılı “KARENGO” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilanı üzerine müvekkilince adına tescilli 1741119 ve 2002 21178 sayılı ve “go şekil +AC Özdemir Company” ve “şekil + GO GO LOGİSTİCS Global Operations Local Solutions” ibareli markalara dayalı olarak başvuruya itiraz edildiğini, itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde öngörüldüğü şekilde marka ve emtia benzerliği koşulunun gerçekleştiğini ve iltibasın mevcut olduğunu, başvurunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, ayrıca müvekkilinin GO unsurlu markalarının yoğun kullanımı sonucu yalnızca ilgili tüketici kesimi tarafından değil farklı sektörlerde de bilinir hale geldiğini, bu sebeple davalı markasının müvekkili markası ile karıştırılacağını, “GO” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının ayırt edici kısmını oluşturduğunu ve bu nedenle de başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, ayrıca davalı yanın müvekkilinin markasını bilmesine rağmen “KARENGO” ibaresi için başvuruda bulunmuş olmasından dolayı kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-2792 sayılı kararının iptaline, davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin mobilya sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının faaliyet gösterdiği sektörün ise farklı olduğunu, “GO” kelimesinin İngilizce de gitmek anlamına geldiğini ve 2 harften oluştuğunu, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “KARENGO” ibareli dava konusu başvuru ile davacının “GO” asıl unsurlu markaları arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, bu açıdan iptali istenen YİDK kararının yerinde olduğu, “GO” ibareli davacı markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, aynı şekilde davalı başvurusunun kötüniyetle yapıldığı iddiasının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “KARENGO+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “GO” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının itirazına mesnet markaların, anılan KHK’nın 8/4 maddesi anlamında tanınmış olduklarının ispat edilemediği, yine başvurunun kötü niyetli olduğunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...