MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.03.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31/05/2018 tarih ve 2016/924-2018/582 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03.03.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av….ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında Yeşil Enerji A.Ş.’deki davacı hisselerinin devrine ilişkin sözleşme aktedildiğini, bütün hisselerin satış bedelinin 1.500.000.- TL olarak belirlendiğini, bir kredi sebebiyle dava dışı …’a ait taşınmazın bankaya ipotekli olduğunu, bu ipoteğin en geç 28.06.2013 tarihine kadar fekkinin sağlanacağının davalı tarafından taahhüt edildiği halde ipoteğin kaldırılmadığını, 38.000.- TL tutarındaki ipotek masrafının 12.02.2013 tarihinden önce ödenmesi gerekirken takipten sonra ödendiğini, davalının hisse devir bedellerini sözleşmedeki koşullarda ödemediğini, aynı sözleşmenin 12. maddesinde sözleşmedeki hususlardan herhangi birini yerine getirmeyen tarafın 1.000.000.- TL ceza ödemekle yükümlü tutulduğunu, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğinden cezai şartın tahsili için başlatılan takibe davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 700.000.- TL’yi ödemesi gereken zamandan önce ödediğini, 800.000.- TL tutarındaki senedin ve teminat mektubunun da davacıya verildiğini, hisse devir bedeli için cezai şartın tahakkuk etmediğini, yine ipoteğin kaldırılması için gerekli 38.000.- TL masrafın müvekkilince davacıya ödendiğini, ayrıca sözleşmede yükümlülüklerin ancak davalı hisselerinin … ve…’a satışının hukuken gerçekleşmesi halinde geçerli olacağının kararlaştırıldığını, EPDK’nın hisse satışlarına 27.09.2013 tarihinde onay verdiğini, müvekkilinin bu tarihten önce yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 11. maddenin son cümlesinde ipoteğin fekkedilememesi halinde banka borcunun müvekkili davalı tarafından ödenerek ipoteğin fekkinin sağlanacağının düzenlendiğini, müvekkilinin bu borçları ödemesi için bir tarih öngörülmediğini, anılan son cümle uyarınca müvekkilinin ikinci seçeneği yerine getirerek 31.12.2013 tarihinde banka borcunu ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ipoteğin fekkinin gayrimenkulun aynına ilişkin bir işlem olduğu, davacının dayandığı sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddesinin şekle aykırılık sebebiyle geçersiz olduğu, istenen cezai şartın TBK’nın 179/2. maddesi kapsamında ifaya ekli cezai şart mahiyeti taşıdığı, alacaklının ifayı çekince ve ihtirazi kayıt koymadan kabul ettiğinden cezai şart isteyemeyeceği, 3. şahıs lehine sözleşme niteliği taşıyan 7. ve 11. maddesindeki hükümlere dayanarak ancak lehine sözleşme yapılan kişinin cezai şart isteyebileceği, yine 11. maddede asli edim olarak ipoteğin 28.06.2013 tarihine kadar kaldırılacağının öngörüldüğü, bunun sağlanamaması halinde yedek edim olarak kredi borçlarının ödenmek suretiyle ipoteğin kaldırılmasının üstlenildiği, bu durumda davalının seçimlik yetkisinin bulunduğu, bu yetkisini kullanan davalının banka kredilerini ödediğini, kredilerin ödenmesi için bir vadenin öngörülmediği, yedek edimin ifası için davacının ihbarda bulunmaması sebebiyle borcun davadan önce muaccel olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, cezai şartın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı, taraflar arasında imzalanan protokol uyarınca eşine ait taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasının davalı yanca üstlenildiğini, ihtara rağmen diğer edimleri yanında davalının bu yükümünü de yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, davacının bu iddiasına dayalı cezai şart isteminin, ipoteğin fekki işleminin gayrimenkulun aynına ilişkin olduğundan buna yönelik sözleşmenin de resmi şekil şartına tabi olduğu, şekle aykırılık nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak cezai şart istenemeyeceği, davacının ifayı çekincesiz kabul ettiğinden ifa ile birlikte cezai şart talep edemeyeceği, cezai şartın ancak taşınmaz maliki tarafından istenebileceği, davalının ipoteğin kaldırılmasını asli edim olarak yüklenip yedek edim olarak da kredi borçlarının ödenerek ipoteğin kaldırılmasının öngörüldüğü, bu yedek edim için vade bulunmadığı, davadan önce seçimlik edimin muaccel olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalının, davacının eşine ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını sağlama yükümüne ve bu yükümün yerine getirilmemesi halinde cezai şart ödeneceğine ilişkin sözleşme resmi şekle tabi olmadığı gibi, sözleşme davalı ile davacının vekili arasında düzenlenmiş, davalı, sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi halinde cezai şart ödeme yükümünü taşınmaz malikine karşı değil davacıya karşı üstlenmiş olduğundan, davacı da icra takibinde ifayı değil cezai şartı istediğinden mahkemenin cezai şartı sadece taşınmaz malikinin isteyebileceği yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Ayrıca, davacı 19.02.2013 tarihli ihtarında, sözleşmenin 11. maddesine göre 28.06.2013 tarihine kadar ipoteğin fekkedilmesini davalıdan istemiştir. Anılan 15.01.2013 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde ipoteğin en geç 28.06.2013 tarihine kadar kaldırılacağı, bunun sağlanamaması halinde davalının bütün kredi hesaplarını nakten ve defaten ödemek suretiyle kapatarak ipoteğin kaldırılmasını sağlayacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu maddesine göre davalı, ipoteğin değiştirilmesi, kredi hesaplarının kapatılması vs. suretiyle 28.06.2013 tarihine kadar davacının eşi adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını sağlamayı üstlenmiş olup ipoteğin takip ve dava tarihinden sonra kaldırıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu itibarla kredi hesaplarının kapatılmak suretiyle ipoteğin kaldırılması ediminin muaccel olmadığı ve davacının, takip ve dava tarihinden sonra yerine getirilen ipoteğin fekki edimini çekincesiz kabul ettiği yönündeki gerekçe de doğru olmamıştır. Mahkemece, bu esaslar dahilinde değerlendirme yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...