Karar Metni
MAHKEMESİ :ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18/05/2017 tarih ve 2010/146 E- 2017/306 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 04/04/2019 tarih ve 2018/333 E- 2019/478 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacı ile davalı arasında, davalının dava dışı … kiraladığı internet kafe nitelikli işyerinin toplam 50.000 TL bedelle devri konusunda sözleşme imzalandığını, devir bedeli olarak davacının davalıya 10.000 TL bedelli 1 adet araç, kalan 40.000 TL için ise her biri 5000 TL bedelli 8 adet bono verdiğini, müvekkilinin bono bedellerini ödeyerek 6 adedini davalıdan geri aldığını, kalan 5.000 ve 7.500 TL bedelli 2 adet bonoyu da ödemesine rağmen, davalının çeşitli bahanelerle 2 adet bonoyu iade etmediğini ve İstanbul 32. İcra Dairesinin 2010/16703 esas ve 2010/16704 esas sayılı dosyaları ile ve takibine konu yaptığını, davacının edimlerini yerine getirmesine rağmen, davalının dava dışı işyeri sahibi ile yaptığı 17.02.2006 tarihli kira kontratında işyerini devir yetkisi olmadığından devir edimini yerine getiremediğini, bu nedenle müvekkilinin Ekim 2009 tarihinde işyerini terk etmek zorunda kalıp başka bir işyeri açtığını, davalının ayıplı edimi sonucunda müvekkilinin maddi ve manevi zarar ile haksız icra takibine uğradığını ileri sürerek; sözleşme kapsamında yaptığı ödemelerin ve verilen araç bedelinin iadesini, 15.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminata ve sözleşme gereği 10.000 TL cezai şarta hükmedilmesini, icra takibine konu edilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı …’e ait işyerinde kiracı olarak bulunduğunu, davacı ile sözleşme yapıldığı dönemde geçerli kira sözleşmesinde işyerini devir yetkisi bulunduğunu, davacının devir ile ilgili müvekkiline göndermiş olduğu bir ihtar bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında yapılan sözleşmeye göre, davacının işletmenin kira, vergi, SGK, telefon, elektrik, adsl, muhasebe ücreti ve benzeri giderleri karşılamayı kabul ve taahhüt ettiğini ancak bu borçlarını ödemediğini, davacının işletme içerisinde bulunan bilgisayarlarıda alarak işyerinden ayrıldığını, davacının ne sözleşmeden kaynaklanan borcunu ne de işyerini çalıştırmasından kaynaklanan borçlarını ödemediğini, sözleşmeye göre tüm borçların ödenmesinden sonra iş yerinin devredileceğini, oysa davacının borçlarını ödemeden sözleşmeye göre edimini yerine getirmeyip sözleşmeyi ihlal edip işyerinden ayrıldığını, davacı tarafından dosyaya sunulan senetleri üzerinde müvekkilinin ismi olmadığı gibi cirosunun da bulunmadığını, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyenin davacı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının kira sözleşmesinde devir hakkının bulunmadığı ancak davacının da sözleşme gereğince verilen bonoları ödemediği ve edimini yerine getirmediği, bu durumda sözleşme taraflarının ancak verdiklerini geri isteyebilecekleri, davacının maddi tazminat ile cezai şart talep edemeyeceği, buna karşılık sözleşme kapsamında verdiği 1 adet araç ile davalıda kalan bonoların bedelsiz kaldığının tespitini isteyebileceği, ibraz edilen senet fotokopilerinde davalının isim veya imzası bulunmadığı gibi tanzim yeri ve tarihinin de olmadığı, kambiyo senedi vasfı taşımadıkları, yapılan ödemeyi doğrulayan herhangi bir yazılı beyanın olmadığı göz önünde tutulduğunda, bu belgelerin bir ödemenin kanıtı olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, her zaman ve her yerde düzenlenebileceği, davalının icra takip dosyalarının konusu olan 5.000.- TL ve 7.500.- TL’lik iki adet bono ile banka kanalı ile yapılan 13.390.- TL ile 18.969.- TL ödemenin işyerinin devri kapsamında yapılmadığının davalının yemin etmesi sonucu kesin delil ile ispatlanmış bulunduğu gerekçesiyle, davacının cezai şart ve maddi tazminata ilişkin taleplerinin reddine, manevi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacının araç bedeli 12.017.- TL alacağının 19.12.2012 ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, sözleşme uyarınca davalıya verilen 8 adet her biri 5.000.- TL olan bonolar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının İstanbul 32. Dairesinin 2010/16703 ve 2010/16704 esas sayılı takip dosyalarına yönelik menfi tespit davasının ve kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüne, HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, hükmün kesinleşen kısmının tekrarı ile, davacının cezai şart ve maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, 10.000- TL araç bedelinin 19/12/2012 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, sözleşmeye göre davalıya verilen 6 adet senet bedeli 30.000- TL’nin davalıdan tahsiliyle dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, davacının İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün 2010/16703 ve 2010/16704 esas sayılı takip dosyalarına yönelik menfi tespit davasının reddine, icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece, taraflar arasında düzenlenmiş 30.03.2008 tarihli iş yeri devir sözleşmesinde davalının yükümlülüğünde olan iş yerinin davacıya devredilmemesi nedeniyle davacının sözleşmeden haklı olarak döndüğü ve buna bağlı olarak tarafların verdiğini sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince yek diğerinden talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3. maddesi uyarınca 40.000.- TL 8 eşit taksitte her ayın 30’unda senet karşılığı peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmış nolup, 8. maddede belirtildiği üzere anılan taksit bedellerinin ödemesi bittikten sonra davacı …’nın işletmeyi resmi olarak üzerine alacağı düzenlenmiştir. Davacının sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen ödemeyi gerçekleştirdiği her iki tarafın kabulünde olmakla birlikte, eBK’nın 81. maddesine göre, davacı kalan 40.000.- TL borcu ödediğini ispatladıktan sonra kendi üzerine düşen ifayı gerçekleştirmesi nedeniyle iş yerinin resmi olarak devri hususu ile devir hak ve yetkisini talep edebilecektir. Davacı söz konusu 40.000.- TL tutarındaki ödemeye ilişkin senetle ödeme yaptığını iddia ederek söz konusu senetlerin ödenmesine delil olarak düzenlenen sıralı senetlerden 6 tanesinin (1 nolu 30.04.2008 tarihli-5.000 TL.bedelli, 2 nolu 30.05.2008 tarihli-5.000 TL bedelli, 3 nolu 30.06.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli, 4 nolu 30.07.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli, 6 nolu 30.09.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli, 7 nolu 30.10.2008 tarihli-5.000 TL. bedelli) fotokopisini ibraz etmiş, mahkemece bu senetlerin aslının davacıdan istenmesi cihetine gidilmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi de senetlerin bu fotokopi belgelerle ödendiğine kanaat getirmiştir. Bir an için 6 senedin davacı tarafından ödendiği kabul edilse dahi diğer iki senedin ödendiği davacı tarafça ispat edilemediğinden davacı, yukarıda açıklanan yasa maddesi uyarınca davalıdan işletmenin devir edilmesini isteme hak ve yetkisine sahip değildir. Bu husus davacı yanca ispat edilemediği taktirde davacının sözleşmeden dönme talebi de yerinde değildir. Mahkemece yukarıda yazılı açıklamalar ışığında eksik inceleme ile davacının iş yerinin devri hususunda düzenlenen sözleşmedeki yükümlülüklerini ifa etmesi nedeniyle davacının ödediğinin istirdadına karar verilmesi doğru olmamış, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...