Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Gebze Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/02/2018 tarih ve 2017/778 E- 2018/87 K. sayılı kararın davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 25/06/2019 tarih ve 2018/963 E- 2019/866 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.05.2017 tarih 2016/616 Esas sayılı dosyası ile davalı şirketin ortaklarından …’ın ortaklıktan çıkmasına ilişkin kararının kesinleştiğini, ortaklıktan çıkma kararı verilmesine rağmen ortağın paylarının kimin adına yazılacağının kararda gösterilmediğini, davalı şirketin anılan kararın işlem ve tescilinin yapılması için davet edildiğini, şirketin tescilden kaçındığını ileri sürerek, TTK’nin 33. madde gereğince resen tescil işleminin yapılabilmesi için adı geçenin hisselerin kime devredileceğine veya intikal ettirileceğine dair karar verilmesi istemiştir.
İlk derece mahkemesince, TTK’nin 612/2. fıkrası gereğince şirketin çıkmada edineceği esas sermaye pay oranının % 20 yi aşamayacağı, ortağın 15.000.- TL karşılığı % 30 hissesi bulunduğu, mahkemece hisseler hakkında karar verilmediği, karar kesinleştiği halde tescil işlemi yapılmadığından ortaklıktan ayrılmasına karar verilen ortağın şirkette ortak gözüktüğü, resen tescil koşullarının oluştuğu, TTK’nın 612/2. fıkrasına göre ortağın %30 hissesi bulunduğundan ortağın %20 hissesinin davacı şirket adına tesciline, bakiye hisse hakkında ortaklar kurulu yetkili olduğundan alınacak karar ile kime devredileceğinin belirlenmesine, %10 hisse hakkında mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce, ortağın payının kime intikal edeceği hususunda bir açıklık olmadığı gerekçesiyle davacının kesinleşmiş kararı ticaret siciline tescil etmediği, davalı şirketin tescile davet edildiği ve fakat şirketin kaçınma sebeplerini bildirdiği, bunun üzerine re’sen tescil için mahkemeden talepte bulunulduğu, çıkma kararında ayrılan ortağın paylarının ne olacağı belli olmadığından tescil yapılmamış ise de, şirketin ayrılan ortağın paylarını devretme veya esas sermayenin azaltılması yoluna gitmesinin mümkün olduğu, çıkan ortağın paylarının şirketçe iktisap edilip edilmeyeceği veya şirket tarafından üçüncü şahıslara veya diğer şirket ortaklarınca devralınıp alınmayacağı hususlarının şirket ortaklar kurulunun yetkisinde olduğu, davacı ortağın ortaklıktan ayrılma davası sırasında talep etmediği ayrılma payı için sonradan dava açarak talepte bulunması mümkün olup nitekim ortak tarafından çıkma payı alacağı için açılan davanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/338 Esas sayılı dava dosyasında devam ettiği, kesinleşen hükümde payların kime devredileceği hususunun belli olmadığı ve davalı şirketin kaçınma sebepleri bildirdiği ileri sürülerek mahkemeden re’sen tescil talebinde bulunmanın yasal dayanağının bulunmadığı, somut olayda talep mahkeme ilamının tesciline ilişkin olmayıp, şirketten çıkan ortağın hisselerinin kime devredileceği veya intikal ettirileceğine ilişkin karar istenildiği, mahkemenin hükme dayanak aldığı TTK 612. maddenin ise şirketin kendi paylarını iktisap etmesi hali için geçerli olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istemi üzerine şirketin kendi payını iktisap talebi varmışçasına %20 payın şirket adına tesciline karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...