MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 25/05/2018 tarih ve 2015/892-2018/593 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 25.02.2020 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 05.02.2004-2005 tarihlerini içeren işveren mali sorumluluk poliçesi düzenlendiğini, müvekkilinin işyerinde çalışan … Corut adlı işçinin 17.06.2004 tarihinde geçirdiği iş kazası neticesinde ölümü üzerine müvekkilinin tazminat olarak 75.698,061 TL ödediğini, bu bedelin poliçe kapsamında davalı tarafça ödenmesi gerektiği halde ödeme talebinin reddedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 75.698,061 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, faizin ihtar tarihi olan 07/11/2013 tarihinden itibaren avans faiz olarak işletilmesi yönünde davasını ıslah etmiştir.
Davalı vekili, olayın 2004 yılında gerçekleştiğini, davanın ise 2013 yılında açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, yine yapılan araştırmada poliçe peşinatının olay tarihinden sonra yatırıldığını, TTK 1401-1430 1431-1421 maddelerine ve Sigorta Poliçesi Genel Şartları 7. maddesine göre, sigortacının sorumluluğun başlamadığını, poliçede şahıs başına ödeme teminatının 35.000.-TL ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle bu miktar dışında başka bir sorumluluğu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre; davacı tarafça verilen çeklerin davaya konu poliçeye ilişkin olduğu hususu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işveren mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dairemiz bozma ilamında, sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için TTK 1282 ve 1295. maddeleri uyarınca primin tamamının veya ilk taksidinin ödenmesinin gerektiği ve prim ödeme yükümlülüğünün sigortalıya ait olduğu, somut uyuşmazlıkta davacı sigortalının, sigorta primlerini ödediğine ilişkin birtakım çekler sunduğu, ancak davacı tarafından sunulan çeklerin tarihleri ve bedellerinin sigorta primlerinin vade tarihleri ve bedelleri ile uyumsuz olduğu, mahkemece yapılması gerekenin; davacı taraftan hangi çekle hangi poliçenin priminin ödendiği hususunda açıklama istenerek, gerekirse ödemenin yapıldığı iddia edilen dava dışı acentenin de kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak poliçe primlerinin ödenip ödenmediği ve dolayısıyla davalı sigortacının TTK 1295. madde uyarınca sorumluluğunun başlayıp başlamadığı hususunun aydınlatılması olduğu belirtilmiş; mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkemece, davalının acentesinin faaliyetine son verdiğinin anlaşılması üzerine, acente ile ilgili kayıtların dosyaya kazandırılması için davalıya mehil verilmiş; ancak kayıtlar ibraz edilmemiştir. Dosya kapsamı uyarınca davacının dayandığı çeklerin dava konusu poliçeyle teminat altına alınan rizikonun doğumundan önce ödenmiş olduğu hususu banka cevabi yazısı ile sabittir. Davalı yan, davacı tarafından çek ile yapılan ödemelerin kendisi tarafından düzenlenen birden fazla poliçeye dayalı olarak yapıldığını ayrıca ve açıkça savunmamış, tersine poliçede öngörülen teminatın ödendiğini ve fakat primin rizikonun doğumundan sonra tahsil edildiğini ileri sürmüştür. Bu durumda, değişen ispat yükü kurallarına dayalı olarak davalının çekle tahsil edildiği anlaşılan primlerin, düzenlenen ve prim ödeme vadesi daha önce olan sigorta poliçelerine hasredildiğini, 818 sayılı Borçlar Kanunu 85 ve 86 . maddeleri kapsamında hakkın kullanıldığını uygun delillerle ispat etmesi gerekir. Davalı bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi, defter ve kayıtları da ibrazdan kaçınmıştır. Bu durumda davacının yaptığı prim ödemelerinin dava konusu poliçe için ve riziko gerçekleşmeden önce yapıldığı ve bu suretle sorumluluğun başladığı kabul edilerek bir değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...