MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/02/2018 tarih ve 2013/749 E.- 2018/74 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 18/09/2019 tarih ve 2018/1360 E.- 2019/1027 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, EMD Medikal Elektronik Mekanik İnş. Yazılım Dan. San. ve Tic. A.Ş’nin davacının iştiraki olduğunu, davacının Türkiye Halk Bankası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve KOSGEB tarafından kurulmuş tüzel kişiliğe haiz yarı kamu tüzel kişisi olduğunu, davacının amacının Türkiye’nin geleceğine faydası olacağı düşünülen şirketlere sermaye desteği sağlayarak ortaklık kurmak ve şartları oluştuğunda da ortaklıktan çıkmak olduğunu, bu amaca uygun olarak EMD Medikal A.Ş’ye de %35 pay ile ortak olduklarını, davalıların EMD A.Ş’nin eski yönetim kurulu üyesi olduklarını, yönetim kurulu üyesi oldukları dönemde gerek ana sözleşme gerek hissedarlar sözleşmesi, gerekse ortaklık katılım sözleşmesine aykırı hareketleri ile şirketi zarara uğrattıklarını, hissedarlar sözleşmesinin 8.1 maddesinde sözleşmelere aykırılık halinde izlenecek yolun düzenlendiğini, davalılara, davacı şirkete ait hisseleri satın almaları için ihtar gönderilmesine rağmen davalıların buna yanaşmadığını ileri sürerek hissedarlar sözleşmesinin 8.1 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, 14.12.2016 tarihli dilekçesi ile davanın ortaklık katılım sözleşmesinin 6.5, 8.1 ve 8.2 maddeleri gereğince feshe dayalı tazminat davası olduğunu, dava dilekçesinde bunun kastedildiği ileri sürerek davalıların eylemleri nedeniyle davacı şirketi uğrattıkları zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davacı tarafça ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince, dava dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında davada dayanılan sebebin hissedarlar sözleşmesinin 8.1 maddesi olduğu, bu madde ve devamı maddelerde davalıların da aralarında bulunduğu A grubu hissedarların taraflar arasındaki sözleşmeleri ihlal etmesi durumunda davacı şirketin payının bu hissedarlar tarafından satın alınmasının ve bunun usulünün kararlaştırıldığı, dava öncesinde bu maddede düzenlenen prosedür tamamlanmadığı için erken açılan bu davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ön inceleme aşamasından sonra davacı taraf taleplerinin ortaklık katılım sözleşmesinin 6.5, 8.1 ve 8.2 maddesi gereğince feshe dayalı tazminat davası olduğunu bildirmiş ise de başlangıçta hissedarlık sözleşmesinin 8. maddesine dayalı olarak dava açılıp yargılama sırasında ortaklık sözleşmesinin 8.1 ve 8.2 maddesine dönüştürülmesinin dava sebebinin, davada dayanılan iddiaların değiştirilmesi olduğu, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddianın veya savunmanın genişletilemeyeceği, değiştirilemeyeceği, bu şekli ile ön inceleme duruşması sonrası yapılan iddianın değiştirilmesinin HMK’nın 141. maddesi uyarınca yasak kapsamında bulunduğu, davalılar tarafından bu değişikliğe açık muvafakat da olmadığı, davalı … vekilinin bu değişikliğe muvafakat etmediklerini duruşmada da beyan ettiği, bu itibarla iddianın değiştirilmesi kapsamında kalan davacı vekilinin ortaklık katılım sözleşmenin 6.5, 8.1 ve 8.2 maddesi uyarınca ileri sürdüğü talepler hakkında değerlendirme yapılamayacağı gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce, davanın taraflar arasında düzenlenen hissedarlık sözleşmesinin 8.1 maddesine dayanan davacı tarafça ödenen hisse bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu, davacı tarafça gönderilen ihtarnamede de davalılardan bunun talep edildiği, dayanılan sözleşme maddesine göre gerekli şartlar yerine getirilmeden açılan davanın erken bir dava olduğu, davacı yanca yargılama sırasında ön inceleme duruşmasından sonra 14/12/2016 tarihli beyan dilekçesi ile açılan davanın Ortaklık Katılım Sözleşmesi’nin 6.5, 8.1 ve 8.2 maddeleri gereğince feshe dayalı tazminat davası olduğu bildirilmişse de, davadaki talebin Ortaklık Sözleşmesi’nin 6.5, 8.1 ve 8.2 maddesine dönüştürülmesi şeklindeki değişikliğin, davada dayanılan iddiaların değiştirilmesi olduğu, bu haliyle HMK’nın 141. maddesi uyarınca yasak kapsamında bulunduğu, ayrıca davalıların bu değişikliğe açık muvafakatlerinin bulunmadığı, bu itibarla Hissedarlık Sözleşmesinin 8. maddesine dayalı olarak açılan ve sözleşme kapsamında açılma koşulları usulen tamamlanmadan erken açılan davanın reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...