Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 29/05/2019 tarih ve 2016/801-2019/611 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacı şirketin üç ortaklı limited şirket olup, herbir ortağın şirketi münferiden temsil yetkisinin bulunduğunu, ortaklar arasında anlaşmazlık doğduğunu, davalılar … ve …’ın davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirketi 06.02.2012 tarihinde kurduklarının öğrenildiğini, davacı şirketin müşterilerinin ve malvarlığının davalı şirkete yönlendirildiğini, müşterilere sadece unvan değişikliği yapıldığının söylendiğini, şirket logosunun dahi birebir kullanıldığını, davacı şirket internet sitesinin taklit edildiğini ileri sürerek davalı şirket müdürlerinin rekabet yasağı ve bağlılık yükümüne aykırı davrandıklarının tespitine ve azline, davalı şirketin faaliyetine son verilmesine, davacı şirket zararının karşılığı olarak şimdilik 30.000.- TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 35.050,63 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılar vekili, ticaret unvanının terkin edilinceye kadar koruma altında bulunduğunu, şirket adına dava açılması için verilmiş bir ortaklar kurulu kararının bulunmadığını, davacının şirketi zarara uğrattığını, ortaklar kurulu toplantılarına katılmaması, kararların alınmaması sebebiyle yatırım yapılamadığını, buna bağlı olarak yeni bir şirketin kurulmasının gerektiğini, logonun davalı …’a ait olduğunu, davacının ancak hissesi oranında zararını isteyebileceği, böyle bir zararın da doğmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 20/09/2011 tarihli ortaklar kurulu kararı ile her üç ortağın da davacı şirketi münferiden temsile yetkili kılındığı, TTK’nın 626/2 maddesine aykırı şekilde, tüm ortakların yazılı rızası alınmaksızın, davalılar … ve…’nın aynı iş kolunda, aynı alanında faaliyet göstermek üzere davalı Anka Analitik…Ltd Ştiyi kurarak rekabet etmeme yasağına aykırı davrandıkları, davalıların dava tarihinden sonra davalı şirketteki hisselerini devretmiş olmalarının esasa etkisi bulunmadığını, davalı şirket kayıtlarında davacının bildirdiği 96 şirketin yer almadığı ve davacıların müşterilerini ayartmaya çalıştığına dair bir eylemin tespit edilemediğinin yapılan bilirkişi incelemesi ile anlaşıldığı, davacının rapora itirazında somut bir gerekçe gösteremediği, davacı şirket defterlerinin davalılarda olduğuna dair davacının sunduğu belge içeriğinden ticari defterlerin ne zaman, kimin imzasına teslim edildiğinin anlaşılamadığı, davacı şirketin 2012 yılında önceki yılların aksine kâr elde etmiş olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı … ve …’ın rekabet yasağı ve bağlılık yükümlülüklerine aykırı davrandıklarının tespitine, davalı şirkete açılan davanın ise reddine, davalılardan talep edilen maddi tazminatın reddine, davalıların müdürlük görevlerinden azli talebi yönünden yargılama sırasında müdürlük görevlerinin son bulmuş olması nazara alınarak konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirket müdürlerinin davalı şirketi kurarak rekabet yasağı ve bağlılık yükümüne aykırı hareket ettiklerinin tespiti, gerçek kişi davalıların davacı şirket müdürlüğünden azilleri, tüm davalıların rekabet yasağına aykırı hareketleri nedeniyle maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama ile gerçek kişi davalıların davacı şirkette müdür sıfatları bulunduğu sırada davalı şirketi kurdukları, taraf şirketlerin aynı alanda faaliyet gösterdiği anlaşılmakla davalı gerçek kişilerin rekabet yasağını ihlal ettikleri ve davalı şirketin de TTK m. 632 uyarınca müdürlerinin eyleminden sorumlu bulunduğu sabittir. Mahkemece davacı şirketin ne şekilde ne kadar zarara uğradığı ortaya konamadığı gerekçesiyle tazmin talebinin reddine karar verilmişse de, davalı şirketin kuruluşundan itibaren kâr elde ettiği de dikkate alınarak 6098 sayılı TBK 50. maddesi gereği hakkaniyete uygun bir miktar tazminatın hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...