MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.09.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 31.05.2016 tarih ve 2005/233-2016/527 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ve davalı vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.09.2020 günü hazır bulunan davacı asil … ile davalılardan … vekili Av…. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müellifi olduğu 16-24 derslik ilköğretim okulu mimari projesinin muvafakati ve izni olmaksızın, Muğla ili, Milas ilçesi, Ağaçlıhöyük Köyü İlköğretim Okulu inşaatında kanunlara aykırı olarak fonksiyon, görünüm ve proje ilkelerini tümden değiştirerek izinsiz uygulandığını, projede değişiklikler yapıldığını, projenin FSEK 2/3 hükmü uyarınca eser olduğunu, ikinci-üçüncü uygulamanın ve tadilatın yapılabilmesi için eser sahibi olan müvekkilinin muvafakatinin alınması ya da müvekkiline yeni bir proje çizdirilmesi gerektiği ancak davalının projeyi izin ve muvafakat almaksızın uyguladığını, davalının eserin mali hakları satın alınmadığından her projenin bir defa kullanılabileceğini, projenin haksız olarak kullanılması ve de izinsiz olarak değiştirilmesi nedeniyle haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik FSEK 68 gereğince mimari proje net karı olarak 6.440,00 TL maddi tazminatın faiziyle, talebin kabul görmemesi halinde çoğaltma hakkı müvekkiline ait olan mimari projenin yeniden kullanılması nedeniyle şimdilik mimari proje bedeli olarak 6.440,00 TL alacağın 3 katına ve her halde şimdilik FSEK 68. madde gereğince mimari tadilat projesi net karı olarak 4.860,00 TL maddi tazminat, 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 21.300,00 TL tazminatın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı Birleşen 2010/233 Esas sayılı dosyada, mimari projenin muvafakat alınmadan uygulanması ve değiştirilmesi suretiyle FSEK 21 ve 22 işleme ve çoğaltma haklarına ve manevi haklarına tecavüz edilmiş olduğundan 3 katına ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla FSEK 68 gereğince şimdilik, mimari proje net karı için 3 kat taleple hesaplanan ve asıl davada devam eden tazminat istemleri düşülmüş olarak şimdilik 33.310,00 TL maddi tazminat projenin izinsiz değiştirilerek uygulanması nedeniyle imari tadilat projesi net karı için 3 kat talepli hesaplanan ve asıl davada devam eden tazminat istemleri düşülmüş olarak şimdilik 17.130,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 50.440,00 TL maddi tazminatın faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı Birleşen 2015/ 733 E. sayılı dosyada, mimari projenin muvafakati alınmadan ve değiştirilerek uygulanması suretiyle FSEK 21 ve 22 işleme ve çoğaltma haklarına ve manevi haklarına tecavüz edilmiş olduğundan asıl ve diğer birleşen davalardaki tazminat istemleri düşülmüş olarak, çoğaltma hakkı yönünden madde 68 gereği mimari proje net karı için 3 kat taleple hesaplanan 35.336,27 TL ve işleme hakkı yönünden FSEK md 68 gereği mimari tadilat projesi net karı için 3 kat taleple hesaplanan 35.432,84 TL olmak üzere toplam 70.769,10 TL maddi tazminatın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Asli Müdahil vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait mimari projenin Milas Ağaçlıhöyük İlköğretim Okulunda değiştirilerek uygulandığı, her ne kadar md. 22’ye uygun mali hakları devir sözleşmesi olmadığından çoğaltmaya iznin bulunmadığı belirtilmekte ise de, davacının “projenin mimari telif hakları saklı kalmak koşuluyla 2000 yılı içinde ihalesi yapılan okul inşaatlarında uygulanabilir” ‘beyan içeriğinden çoğaltma (uygulama) hakkının açıkça devredildiği anlaşıldığından geçerli bir sözleşmenin bulunduğu, bu nedenle davacının proje bedelinin izinsiz çoğaltma sebebiyle tazminat talebinin yerinde olmadığı, ayrıca, davacıya ait projenin daha önce Düğerek Mah. …. 16 Derslikli İlköğretim Okulunda ve Fethiye ilçesi Kadıköy Beldesi İlköğretim Okulu’nda uygulandığı ve proje bedellerinin ödendiğinin tespit edildiği, Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri ve Asgari Ücret, Çizim ve Düzenlehıe Esasları Yönetmeliği’nin 12. maddesi uyarınca davacıya ait projenin Muğla Milas Ağaçlıhöyük İlköğretim okulunda 3. kez uygulanmış olması sebebiyle tam proje bedelinin %25’ine hükmedilmesi gerektiği, davacıya ait projenin davalı kurum tarafından değiştirilerek uygulandığı sabit olup, mimari tadilat projesi net karı olan 16.221,14 TL ‘nin FSEK 68. md uyanınca 3 katı olan 48.663,42 TL+KDV’nin davalıdan tahsili gerektiği, çoğaltma hakkı bakımından sözleşmeden kaynaklı bir borç olup, temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren, değiştirme hakkı bakımından davacının izninin bulunmaması sebebiyle haksız fiilden kaynaklı tazminat davası olup, haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren, dava konusunun ticari işinden kaynaklı olması sebebiyle reeskont faizine hükmedilmesi gerektiği, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, mimari eserde mimarın eser sahibi sıfatıyla eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkının bulunduğu ve bu hususun açıkça ihlal edilmiş olması çoğaltma hakkına rızası bulunması sebibiyle davacının manevi tazminat isteminin kısmen haklı görüldüğü gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, mimari proje bedeli olarak 5.302,70 TL +954,488 KDV olmak üzere 6.257,18 TL’nin dava tarihi olan 31.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle, mimari tadilat projesi net karı olarak 48.663,42 TL+ 8.759,41 KDV olmak üzere 57.422,83 TL’nin haksız fiil tarihi olan 14.12.2000 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline ve ayrıca 5.000,00 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı ile davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacının eser sahibi olduğu mimari projenin haksız olarak kullanılıp uygulanması ve izinsiz değiştirilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazmimat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, kısa kararda ”5.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 14.12.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verildiği belirtilmesine rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında ”5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ifadesine yer verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt oluşturur şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir.
HMK’nın 166’ıncı maddesine göre de, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilmeleri mümkündür. Birleştirme kararı sonrasında her dava bağımsız karakterini koruduğu ve davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, yalnızca birleşen davaların tahkikat safhaları müşterek cereyan ettirilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir. Bu itibarla, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ”davaların istiklali prensibi” uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken asıl ve birleşen dava ayrımı yapılmaksızın tek bir hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davacının sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...