Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Osmaneli Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04.01.2017 tarih ve 2011/380 E. – 2017/1 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 30.05.2018 tarih ve 2017/2187 E. – 2018/1292 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının ortağı olduğu dava dışı Kadıköy Cihaz Oto ve Ticaret Aş ile davalı şirket arasında 21.06.2004’de Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, bu bayilik ilişkisi nedeniyle davacıya ait gayrimenkul üzerinde 05.04.2004 tarihinde davalı lehine 15 yıl süre ile intifa hakkı tanındığını ve aynı taşınmaz üzerine 1.derecede 100.000 TL üst sınır ipoteği tesis edildiğini, daha sonra bu miktarın 200.000 TL’ye çıkarıldığını, taraflar arasında sözleşme süresinin 05.04.2019’a kadar belirlendiğini ancak Rekabet Kurulu’nun Dikey Anlaşmalara ilişkin Grup Muafiyeti Tebliği ile 5 yıl süre sınırı getirildiğinden dava dışı şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin de 18.09.2010’da sonra erdiğini bu nedenle de ipoteğin terkini gerektiğini ayrıca ipoteğin tesisi için verilen vekaletnamede akaryakıt ve yağ alımından doğabilecek borçların teminatı olarak ipotek verilmesi için yetki verildiği halde hatalı tesis edildiğini belirterek ipoteğin tapudan terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı şirket ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi nedeniyle doğmuş ve doğacak tüm borçlar için ipotek verildiğini ancak Rekabet Kurulu kararları ve davacının başka bir akaryakıt dağıtım şirketiyle anlaşması nedeniyle bayilik sözleşmesinin öngörülen tarihten önce sona erdiğini dolayısıyla bu tarihten sonraki döneme isabet eden bayilik hizmet bedelinin güncellenmiş değerinin tahsili için İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2011/483 esas sayılı dava açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu, bayilik sözleşmesine ek olarak imzalanmış bulunan taahhütname uyarınca istenilen miktarda madeni yağ satmayı taahhüt eden dava dışı şirketin bu taahhüdünü de ihlal ettiğinden cezai şart talepli İstanbul 15. Ticaret Mahkemesi’nde 2011/444 esas sayılı dosya ile cezai şarta ilişkin alacak davası açıldığını, dolayısıyla bayilik hizmet bedeli ve cezai şart alacağı ödenmeden ipoteğin terkininin mümkün olmadığını, ayrıca Rekabet Kurulu kararların ipotek sözleşmelerini kapsamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı tapu sicillerinin vekalet ilişkisine aykırı olarak düzenlendiğini dava açılıncaya kadar dile getirmeyip, Rekabet Kurumu kararı ile sözleşmesinin ortadan kalktığını öğrenmesi ile birlikte bunu öne sürmesi ve hususta daha önce herhangi bir girişimde bulunmayıp, tapu sicilinin düzeltilmesi için dava açmaması, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin 3. bir kişinin bilme ihtimalinin olmayıp bunun tapu memuru ve vekalet veren ile vekil tarafından dikkate alınması gerektiği, ipotek resmi senedinin aksi ispat edilinceye kadar doğru olduğu kabul edilen belge olduğu ve davacının söz konusu kayıtların aksini ispat etme girişiminde bulunmaksızın kötüniyetli bir şekilde dava içerisinde bu durumu öne sürdüğü, davalı şirketin açtığı bakiye hizmet bedeli davası ile alacağını tahsil ettiği,cezai şarta ilişkin davasının ise reddedilerek onandığı bu nedenle davacı şirketten olan alacağı kalmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş hükme karşı taraf vekiller tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, dava tarihinde ipoteğin fekki koşullarının oluşmadığı, ipotek bedelinin dava sırasında ödenmesi nedeniyle ipoteğin fekki ve davanın açılmasına davalının sebebiyet vermemesi ve ayrıca daha önceki kısmi ödeme ipoteğin fekki hakkı vermediğinden davanın kısmen veya reddi şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine,
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
3-Bölge Adliye mahkemesince, davanın açıldığı tarihte borcun tamamen ödenmemesi sebebiyle davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediği ve dava tarihinde davalının haklı olduğu kabul edilmesine rağmen yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi doğru olmadığı gibi ayrıca hüküm fıkrasının 3. bendinde “Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına” denilmiş olup hüküm fıkrasının 3. bendi ile 8. bendi arasında çelişki bulunmaktadır. Bu husus bozmayı gerektirir ise de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 5236 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince Bölge Adliye mahkemesi’nin hüküm fıkrasının 8. bendinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...