MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.10.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.01.2018 tarih ve 2014/23-2018/71 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 06.10.2020 günü hazır bulunan Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin inşaat işleri yapan bir firma olduğunu, 2009 yılında müvekkilinin 2 ayrı inşaat işini aldığını, 09.06.2009 tarihinde … 16. Noterliği’nin 20564 yevmiye numaralı sözleşmesinin … ile imzalandığını, buna göre 895 m²’lik arsanın 100 hisse itibarı ile 40 hissesini 164.480,40 TL karşılığı arsa üzerine iki bodrum bir zemin üç normal katlı ve her katta 6 daire olmak üzere 3 dükkan 18 daireli bir bina inşa etmek koşulu ile anlaşma yaptığını, sözleşmeye istinaden … ile imzalanan inşaat sözleşmesinin ekinde de görüleceği üzere … bloktan 1, 2, 4, 5, 6 numaralı bağımsız bölümler ve dairelerin inşaat sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin olması gerekirken inşaat bitmesine rağmen müvekkili şirketin sahibi olamadığını, müteveffa …’in davalıya noter aracılığı ile 04.10.2011 tarihinde vekaletname düzenlettiğini, davalının 03.03.2011 tarihinde de şirketin müdürlüğüne atandığını ve şirketi temsil ve ilzam etmek üzere yetkilendirildiğini, davalı hesabına yürütülen inşaat işleri kapsamında gerekli harcamalar için para aktarıldığını, davalının kötüniyetli olarak ilgili inşaatlar neticesinde çıkartılan tapuları şirket adına devir etmediğini, müteveffa …’den aldığı vekaletname ile şirkete düşen gayrimenkulleri sattığını, davalının satışları yaparken şirket ortaklarının rızasını almadığını, haksız kazanç elde ettiğini, müvekkili firmaya ilgili satışlardan herhangi bir bedel ödenmediğinden bahisle … Blok zemin 1-2-3-4-5-6 numaralı dairelerin haksız ve usulsüz olarak satılması nedeni ile davalının mal varlıklarına, hak ve alacaklarına dava sonuna kadar tedbir kararı verilerek her türlü satış ve devrinin durdurulmasına, müdürlük yetkisini ve vekaletname verenin vekaletname yetkisini kötüye kullanan davacının şirketi zarara uğratması nedeni ile gayrimenkullerin bedeli olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davaya konu sözleşme ile birlikte iki inşaat yapımına birden başlandığını, 2 inşaatın bedellerinin de müvekkili tarafından karşılandığını, müvekkilinin vekalet görevini kötüye kullanmadığını, satış bedellerinin iddia edildiği gibi düşük olmadığını, müvekkilinin şirketteki müdürlük pozisyonundan istifa etmediğini, görevden alındığına dair bir belgenin de müvekkiline ulaşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket ile dava dışı … arasında …’in maliki olduğu arsa üzerinde 2 bodrum, 1 zemin, 3 normal katlı ve her katta 6 daire olmak üzere 3 dükkan, 18 daireli bina inşaatı için anlaşma yapıldığı, bodrum kattaki işyeri ve zemin katta bulunan 3 dükkan ve 1. Normal kattaki 6 daire olmak üzere toplam 3 dükkan 6 dairenin …’e, diğer dairelerin müteahhit davacı şirkete bırakılacağına dair anlaşma yapıldığı, inşaatın tamamlanmasının ardından davaya konu bağımsız bölümlerin tapuya ilk tescil tarihlerinin 17.09.2010 olduğu ve … adına tescil edildiği, … 9. Noterliği’nce tanzimli 04.10.2010 tarihli vekaletname ile … tarafından …’a taşınmaz satış yetkisinin verildiği, …’un bu vekaletname ile 1 nolu daireyi 29.11.2010 tarihinde, 2 nolu daireyi 30.06.2011 tarihinde, 4 nolu daireyi 05.11.2011 tarihinde, 5 nolu daireyi 03.01.2011 tarihinde, 6 nolu daireyi 03.01.2011 tarihinde 3. kişilere satış yolu ile devir ettiği, 1, 4, 5, 6 nolu dairelerin devir tarihinde davalı …’un davacı şirketin yetkilisi olmadığı, 2 nolu dairenin devir tarihinde davalı …’un davacı şirketin yetkilisi olduğu ancak bu devri davacı şirket adına değil dava dışı … adına onun vekaleti ile yaptığı, öte yandan yukarıda açıklandığı üzere 1, 2, 4, 5, 6 nolu dairelerin gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davacı şirkete değil dava dışı …’e bırakılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı ile davadışı arsa sahibi … arasında 09.06.2009 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığının uyuşmazlık konusu olmamasına, davalı tarafın (4) adet daire satışını davadışı arsa sahibi … adına vekaleten yerine getirdiği için kural olarak, davacının işbu davayı …’e karşı açması gerektiğinden davalının taraf olma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek davanın esastan reddi doğru olmamış ise de neticesi itibariyle kararın doğru olmasına göre, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, şirket müdürlüğü ve vekaletnamesinin kötüye kullanılması, şirkete ait dairelerin 3. kişiye satılması ve bedelinin şirkete ödenmemesi nedeniyle açılan tazminat davası olup, mahkemece söz konusu dairelerin davadışı arsa sahibi … adına tapuya kayıtlı olduğu, davalının da …’e vekalet satış işlemini yaptğı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava konusu yapılan (2) numaralı dairenin satışı sırasında davalının hem davadışı arsa sahibi …’in vekili hem de davacının ticaret siciline tescilli müdürü olduğu anlaşılmaktadır.
Mülga 6762 sayılı TTK’nın 556. maddesinde şirket yöneticilerinin sorumlulukları hakkında anonim şirketin bu hususlara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olmakla, uyuşmazlığa aynı Yasa’nın 341. maddesi uygulanacaktır. Bu maddeye göre sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunması gerekmekte olup bu husus dava şartıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uygulaması da aynı yöndedir (m. 618/son). Dava konusu olayda sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığından dava açma koşulu oluşmamış ise de HMK’nın 115/2. maddesi gereğince bu husus yargılama sırasında tamamlanabilir. Bu durumda mahkemece genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için davacı tarafa kesin mehil verildikten sonra bu yönde bir kurul kararının ibrazı halinde işin esasına girilerek davalının “sattığım daire bedelleri ile şirket borçlarını ödedim, kalan tutarı şirkete verdim” şeklindeki savunması da değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekirken bu eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin (2) numaralı dairenin satış bedelinin rayiç bedelin altında olduğuna dair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...