MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.10.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11.04.2018 tarih ve 2016/507 E- 2018/281 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.09.2019 tarih ve 2018/863 E- 2019/1126 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile dava dışı Umicore Galvano Technik GMBH arasında 01.01.2015 yürürlük tarihli Münhasır Distribütörlük sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince davacının Türkiye genelinde söz konusu ürünlerin münhasır tek satıcılık hakkını elinde bulundurduğunu, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacının ürünlerin pazarda tanıtımı için reklam yaptığını, fuarlara katıldığını ve ürünün Türkiye’de tanınmasını sağladığını, ancak söz konusu ürünlerin davalı tarafından davacının bilgisi dışında haksız ve kötü niyetli olarak piyasaya sunulduğunu, davalının aldatıcı ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı olarak davacının yaptığı tanıtımdan ve pazarlamadaki özel çabalarından elde ettiği başarıdan yararlanarak gelir elde ettiğini, davalının internet sitesinde “Almanya menşeli Tıego firması ile başladıkları temsilcilik faaliyeti EVE, UMICORE firmaları ile devam edip, her geçen gün yeni distribütörlükler ile genişlemekteyiz” ifadelerini kullandığını, söz konusu ifadelerin tamamen yanlış olduğunu ve müşteriyi aldatma kastı taşıdığını ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ile menine, şimdilik 1.000,-TL maddi ve 10.000,-TL manevi tazminata, tecavüze ilişkin mahkeme kararının masrafları tecavüz eden davalı tarafından karşılanarak ilgililere tebliğine ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı ile dava dışı firma arasında düzenlenen sözleşme ile davacının tam yetkisi olmayan distribütör olarak tayin edildiği ve davacıya dava dışı Umicore GT’nin temsilcisi olarak hareket etme hakkının verilmediğini, dolayısıyla tek satıcılık sözleşmesinin davacıya münhasırlık hakkı vermediğini, bu sözleşmede yer alan edimlerin ve yükümlülüklerin sözleşmenin taraflarını bağladığını, müvekkilinin aldatıcı veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir rekabetinin bulunmadığını, Umicore markasının tanınmış ve dünyanın her yerinde satılan bir ürün olduğunu, müvekkilinin de söz konusu Umicore markalı ürünleri davacıdan önce 2014 yılı Haziran ayında ithal ederek piyasaya satışını yaptığını, davalının satışın artması için ürünlerin tanıtımını yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı ve dava dışı şirket Umicore arasındaki sözleşmenin davalıya sözleşmenin tarafı olmaması itibarı ile bir yükümlülük getirmediği, davacının tek satıcı sözleşmesi bulunmadığı, bu durumda paralel ithalat nedeniyle haksız rekabet oluşmayacağı, davalı firmanın davaya konu ürünleri Haziran 2014 yılından beri yurtdışındaki dava dışı Heimerle + Meule GmbH firmasından ithal ederek satışa sunduğu, davalının internet sitesindeki temsilci-distribütör olunmamasına rağmen bu konudaki yanıltıcı beyanın davacıya ve piyasaya etkisinin bulunmadığı, bu yanıltıcı beyanın haksız rekabet kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava haksız rekabetin tespit ve men’i de maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, yerel mahkemece, davacının Umicore firması ile yaptığı tek satıcılık sözleşmesinin, sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca davalıyı bağlamayacağı, bu nedenle davalının orijinal malları, davacının izni dışında yurt dışından paralel ithalat yoluyla yurda getirip piyasaya sunmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davalının internet sitesinde kendisini Tieogo, Eve ve Umicore firmalarının Türkiye’deki temsilcisi olarak tanıtmasının gerçeğe aykırı olduğu ve haksız rekabet teşkil eden bir fiil olarak nitelenebileceği, ancak bu fiilin piyasaya ve davacıya etkisinin tespit edilememiş olması nedeniyle haksız rekabetin oluşmadığına ve davanın bütünüyle reddine karar verilmiş, kararı davacı tarafın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da davanın reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 54.maddesinde yer alan “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, haksız rekabet eylemlerinin belirli tacirler arasında, yani bir tacirden diğer bir somut tacire yönelik olması şart olmayıp, tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ticari ilişkileri etkileyen ve tek bir tacire yönelik değil, piyasadaki diğer bütün tacirlere yönelik, genel nitelikteki aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı eylemler de haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Keza TTK’nın 55.maddesinde yer alan “(1) Aşağıda sayılan haller haksız rekabet hallerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;… 2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,” düzenlemesi uyarınca, bir tacirin, kendi ticari işletmesi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunması eylemi, dürüstlük kuralına aykırı ve haksız rekabet teşkil eden bir davranış olarak değerlendirilmektedir.
Somut olayda, davalının gerçekte, “Tiego, Eve ve Umicore” gibi firmaların Türkiye temsilcisi olmadığı halde, kendisine ait internet sitesinde gerçeğe aykırı olarak bu yönde beyanda bulunması, piyasada bulunan ve aynı işi yapan bütün tacirlere yönelik genel nitelikte bir haksız rekabet eylemi olup, TTK’nın 56.maddesi uyarınca, ticari piyasada rakip durumundaki bütün tacirlerin davalının haksız rekabet eyleminin tespit ve men’i ile haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması ile şartları varsa tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Davalının yargılama sırasında anılan beyanları internet sitesinden çıkartmış olması, sadece haksız rekabet sonucu ortaya çıkan durumun ortadan kaldırılması yönünden davayı kısmen konusuz bırakmış olup, davacının dava tarihi itibariyle var olan haksız rekabetin tespiti ile davalının gelecekte benzer davranışlar sergilemekten men edilmesini isteme ve tazminat talepleri yönünden davanın konusu davacının hukuki yararı devam etmektedir. Davalının eyleminin tek bir somut taciri hedef almamış ve doğrudan onun üzerinde etki ve sonuç doğurmamış olması sadece tazminat verilip verilmemesi veya tazminatın miktarıyla ilgili bir husus olup, mahkemece haksız rekabetin varlığı tespit edildiği halde, hatalı gerekçeyle, davacının tüm istemleri yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...