MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.10.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.04.2017 tarih ve 2014/229-2017/260 sayılı kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 20.10.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av…. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin markası olan “Euromaster” lastik ve ilişkili hizmetlerde (binek, ağır vasıta, iş makinesi ve tarım) Avrupa lideri olan, hafif araç segmentinde hızla gelişen bir marka olarak Avrupa’nın en yaygın lastik dağıtım ağı olan Euromaster, 17 ülkede, 2000’den fazla servis noktasında müşterilerine hizmet verdiğini, müvekkili ile davalı arasında 08.10.2012 tarihinde 5 yıl süreli olarak “franchıse sözleşmesi” imzalandığı, davalı şirketin sözleşmeyi 19.08.2013 tarihinde keşide ettiği fesih bildirimi ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, feshin haklı bir sebebe dayanmadığını ve BK’nun 12 ve 125 maddeleri uyarınca müvekkili şirketin zararlarını tanzim etmekle yükümü olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı feshi sebebiyle şirketin mahrum kaldığı kazanç karşılığı 98.297,42.TL’nin, sözleşmenin 15.maddesi uyarınca davalı şirketin rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal etmiş olması sebebiyle 65.529,62 TL cezai şart alacağının, sözleşmenin 19.2.2 maddesi uyarınca davacının rekabet etmeme, yeni üyeliklere girmeme taahhüdüne aykırı davranışları için sözleşmeyle öngörülen cezai şart karşılığından şimdilik ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihine kadar hesaplanan 65.529,62 TL cezai şart alacağının ve müvekkili şirketin manevi zararlarının tazmini için 115.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 344.353,66 TL’nin davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekalete karar verilmesi istenmiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafça, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin feshedilmiş olmasının haklı bir nedene dayanmadığı iddiasının her biri bir diğerinden bağımsız olmak üzere; sözleşme öncesi döneme ilişkin sorumluluk ilkelerine davacı tarafından uyulmadığı, genel işlem şartlarına ilişkin Borçlar hukuku düzenlemelerine uyulmadığı, sözleşmenin Rekabet Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hükümler içerdiği, davacının kendi edimlerini yerine getirmek hususunda temerrüde düştüğü, bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça delil olarak dava dosyasına sunulan sözleşme ve eklerinin, çok sayıda Michelin bayisine imzalatmak amacıyla, önceden davacı tarafından hazırlanmış bir tip sözleşme niteliğinde olduğunu, sözleşmenin güçlü taraf konumundaki davacı tarafından hazırlandığını ve sözleşmenin içeriğine davalı müvekkilinin de olduğu hiç bir bayinin müdahale şansı olmadığını, müdahele bir yana sözleşmenin tek suret hazırlandığını, davacı Euromaster tarafından ikinci bir suretin dahi müvekkiline verilmediğini, sözleşmenin hazırlanmasında müvekkiline hiç bir rol ve hak tanınmadığını, diğer yandan 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren sözleşme uyarınca Franchise veren konumunda olan davacı şirket Euromaster Lastik ve Servis Ltd. Şti., her iki tarafa borç yükleyen bir akit olan Franchise sözleşmesi uyarınca kendi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili şirkete know-how aktarmadığını ve bu sistemin gereği olarak yapılması öngörülen en küçük bir yatırıma dahi girişilmediğini, davacı …nin müvekkili lehine söz konusu sözleşme kapsamında harcamış olduğu tek bir kuruş dahi olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, sözleşmenin her iki tarafın kusuru ile fiilen sona erdiği, davacı taraf sözleşme ilişkisinde kusurlu olmakla esas itibariyle alacak istemlerinin yerinde olmadığı, ancak davacı yanın; sözleşmenin yürürlükte kaldığı 4-5 aylık süreçte gerek know-how (bilgi aktarımı) hizmetinin verilmesi gerekse destek ödemesi noktasında kusurlu davranışları mevcut ise de bir an için davalı yanın sözleşme doğrultusunda uyarıya ilişkin gerekli bildirimleri yaparak ve 1 aylık süre vermeksizin sözleşmeyi neden ileri sürmeden feshetmesinin haklı nedene dayanmadığı benimsenerek davacının alacak kalemlerinin incelenmesi neticesinde; kar mahrumiyetinin kanıtlanamadığı ve talebin yerinde olmadığı, davacı yan her ne kadar sözleşmenin 15. maddesi gereğince davalının sözleşme süresi içerisinde rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahisle cezai şart alacak talebinde bulunmuş ise de; anılı hükmün matbu francheise sözleşmelerinde yer alan TBK’nun 20-25 maddelerindeki genel işlem koşullarına aykırı olarak sözleşmenin ekonomik olarak güçsüz tarafı francheise alan aleyhine tek taraflı cezai şart düzenlemesi içermiş olması nedeniyle geçersiz olduğu, bu hükme dayanılarak cezai şart isteminde bulunulamayacağı, ayrıca aksi düşünülse dahi kar mahrumiyeti talebiyle aynı içerikte alacak kalemi olduğu ve mükerrerlik içerdiği ve bu sebeple de talep edilemeyeceği; sözleşmenin 19.2.2. maddesi gereğince her ne kadar sözleşmenin feshinden sonraki dönem için cezai şart talebinde bulunmuş ise de; anılı hükmün matbu francheise sözleşmelerinde yer alan TBK’nun 20-25 maddelerindeki genel işlem koşullarına aykırı olarak sözleşmenin ekonomik olarak güçsüz tarafı francheise alan aleyhine tek taraflı cezai şart düzenlemesi içermiş olması nedeniyle geçersiz olduğu, yine anılı cezai şartın süre dışında faaliyet alanı ve faaliyet tanımlaması içermemiş olması nedeniyle anayasal hak olan çalışma hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuracak olması da nazara alındığında geçersiz olduğu, bu hükme dayanılarak cezai şart isteminde bulunulamayacağı; davacı yan manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin sadece 4-5 ay gibi kısa bir süreyi kapsadığı, bu süre zarfında davalı şirketin görsel kimlik ve demirbaşlar standartlarını uygulamadığı da düşünülürse (bkz:özel koşullar 2. Madde) fiili bir temsiliyetin başlamamış olduğu, bu şartlarda davacı şirketin ticari itibar kaybı yaşamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
(1) Dava, davacı franchise veren ile davalı franchise alan arasında akdedilen Euromaster Lastik ve İlişkili Hizmetlere dair franchise sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiğinden bahisle mahrum kalınan kar kaybı, sözleşmenin 15. maddesi ile 19.2.2. maddesi gereğince cezai şart ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında 08.10.2012 tarihinde akdedilen sözleşme, davalı tarafından davacıya gönderilen 09.08.2013 tarihli ihtarnameyle feshedilmiştir. Davalı ihtarnamesinde “.. ilgili yasalar gereğince firmamızın muhatabın ürünlerinin yanısıra farklı firmalara ait markalı ürünleri satma ve diğer firmaların bayisi sıfatıyla ticari faaliyetlerini sürdürme hakları bulunmaktadır. Ancak muhatap tarafından tek taraflı olarak hazırlanarak tarafımıza imzalattırılan sözleşme ticari faaliyetlerimize ciddi kısıtlamalar getirmektedir. Yukarıda açıklanan gerekçeler ile muhatabın bayiilik ve Euromaster sisteminden çıkmak istediğimizi gereği için muhataba bildiririz.” şeklindedir. Yine sözleşmenin 19.1. maddesinde sözleşmenin hangi şekilde feshedileceği açıklanmış olup, bu maddeye göre franchise veren firmanın edimlerini yerine getirmemesi durumunda franchise alan firma tarafından yapılacak olan bildirime rağmen 1 ay içerisinde sorunun ortadan kaldırılmaması durumunda ihlale maruz kalan sözleşme tarafının sözleşmeyi hak itibariyle ve yasal herhangi bir formalite olmaksızın feshedebileceği kararlaştırılmıştır.
Bu durumda mahkemece, öncelikle franchise sözleşmesinin fesih yöntemine ilişkin ilgili maddesi ile davalının fesih ihtarnamesinde belirttiği sebep kapsamında, feshin haksız fesih olup, olmadığı hususunda bir inceleme yapılması ve davacının taleplerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak davanın reddi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
(2) bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...