Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.12.2018 tarih ve 2017/79 E. – 2018/325 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.12.2019 tarih ve 2019/211 E. – 2019/1516 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Kardemir Karabük Demir Çelik San. Ve Tic. A.Ş’nin 29/03/2017 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul Toplantısının 7 ve 8 numaralı maddelerinde verilen yetkilerin ve alınan kararların yasaya ve ana sözleşmeye, yargı kararlarına ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, Karabük Asliye Hukuk Mahkemesine daha önce açılan ve karar verilen 3 ayrı kararda da bu hususun tespit edildiğini, bu nedenle davalı şirketin 29/03/2017 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul Toplantısının 7 ve 8 numaralı maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş ve 12/12/2018 tarihli duruşmada verdiği beyanında özetle davadaki ibra maddesi ile ilgili 7 numaralı genel kurul kararının iptali taleplerinden feragat etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2011 yılı genel kurul kararına karşı açılan davada verilen yerel mahkeme ve Yargıtay kararlarının açık maddi hata sonucunda kurulduğunu, kararın Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını ihlal eder nitelikte olduğunu, 2011 yılı genel kuruluna ilişkin davada verilen kararın henüz kesinleşmediğini, aynı şekilde müvekkili şirketin 2014 yılı genel kurul kararı aleyhine açılan davada verilen kararında hukuka uygun olmadığı gibi henüz kesinleşmediğini, Karabük Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/531 esas 2015/639 karar sayılı dosyasında açılan davada tüm sanıkların ayrı ayrı beraat ettiklerini, davacı beyanlarının tamamen gerçek dışı ve dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, iptali talep edilen 8 nolu genel kurul kararı Yönetim Kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. maddelerindeki yetkilerin bir arada verilmesine ilişkin olduğu, davalı şirketin önceki yıllarda yapılan genel kurul toplantılarında alınan yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. maddelerindeki yetkilerin bir arada verilmesine yönelik genel kurul kararları aleyhine iptali istemiyle davalar açıldığı, açılan davalar sonucu 2011 ve 2014 yılındaki genel kurul kararların iptaline karar verildiği, her iki iptal kararının da Dairemizce gerekçeli olarak onandığı ve kararların kesinleştiği, yönetim kurulu üyeleri aleyhine devam eden hukuk davalarının ve şirketin önceki genel kurulunda alınan aynı yöndeki kararın mahkemece iptal edilmiş bulunduğu hususlarının da gözönünde bulundurulduğu, kararın alındığı tarih olan 29/03/2017 tarihi itibariyle Yargıtay kararındaki belirtilen olguların halen geçerli olduğu, bir içtihat mahkemesi olan Yargıtay kararlarının ilk derece mahkemeleri için yol gösterici olduğu gerekçesiyle iptali talep edilen kararın iptaline karar verildiği ve Yargıtay onamasından geçmiş kararlar ile aynı mahiyette olduğu, iptaline karar verilen kararlar ile aynı mahiyetteki kararların hukuk dünyasında sonuç doğurmaya devam etmesinin hukuk güvenliğini zedeleyeceği ve hukuka olan inancı sarsacağı bu nedenle yönetim kurulu üyelerine anılan maddelerdeki yetkilerin verilmesinin afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, söz konusu kararların çoğunluk oyu ile alınmasının yapılacak değerlendirmeye etkisi olmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulu ile, 29/03/2017 tarihli olağan Genel kurul kurulunda alınan 7 nolu kararın iptali isteminin feragat nedeniyle reddine, 29/03/2017 tarihli olağan Genel kurulunda alınan 8 nolu genel kurul kararının afaki iyinet kurallarına aykırı olduğu anlaşıldığından kararın iptaline, karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Dairemizin 10/03/2016 tarih ve 2015/25 esas 2016/2676 karar sayılı onama kararı ile yine Dairemizin 05/04/2016 tarih ve 2015/8055 esas 2016/3673 karar sayılı onama kararları ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirketin dosya kapsamına göre yönetim kurulu üyeleri hakkında daha önceden alınan maddelerdeki yetkilerin verilmesinden kaynaklanan eylemlerden ötürü açılmış ve devam eden dava ve karar tarihi itibariyle derdest bulunan ceza ve hukuk davalarının bulunduğu gibi, davaya konu 29/03/2017 tarihli Olağan Genel Kurulunda da davalı şirketin yönetim kuruluna gündemin 8.maddesi gereğince 6102 sayılı TTK’nın 395 ve 396.maddeleri gereğince izin ve yetki verilmesine yönelik karar alındığı, bu kararlarla aynı yönde alınan davalı şirketin 12/08/2011 tarihli genel kurul kararları ile 08/08/2014 tarihli genel kurul kararlarının iptaline karar verildiği, ayrıca davaya konu gündemin 8.maddesi gereğince aynı yönetim kurulu üyelerine aynı yetkilerinin tanınmasının da afaki iyi niyet (objektif) kurallarına aykırı olduğu, bu aykırılığın davaya konu kararın çoğunluk oyu ile alınmak suretiyle giderilmesi de söz konusu olamayacağı öte yandan iş bu davanın 05/04/2017 tarihinde açılmış olup, yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince 12/12/2018 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, dava tarihi itibariyle Dairemizin bozma ve onama ilamına konu olan davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan haksız rekabete dayalı ceza ve hukuk davalarının halen derdest olup kesinleşmedikleri gibi karar tarihi itibariyle de bir kısım haksız rekabete dayalı hukuk davalarının da derdest olup kesinleşmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, rekabete izin verilen şirket yöneticileri hakkında açılan ceza davasının olağan genel kurulun alındığı 29.03.2017 tarihi itibariyle kesinleşmemiş olmasına göre, davalı vekilince yapılan istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...