Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 31.01.2017 tarih ve 2014/186 E-2017/12 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.11.2019 tarih ve 2017/3362 E- 2019/2595 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilinin “Hair World İstanbul + Şekil” ibaresini saç ekimi alanında bilinen ve tanınan bir marka haline getirdiğini, www.hairworldistanbul.com ve www.hairworldistanbul.nl ibareli domain 2012 yılından bu yana müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının da İstanbul Hair Center adlı iş yerini işlettiğini, www.istanbulhaircenter.com.tr adlı internet sitesi üzerinde tanıtım ve pazarlama faaliyetleri yürüttüğünü, davalının müvekkili ile ortak hareket ettiğini, müvekkili şirketin bir kısım müşterilerine hizmet verdiğini, müvekkili ile ticari ilişkisi olmasına ve markasını bilmesine rağmen “hair world istanbul” ibaresini ve logosunu 44. sınıfta kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin mağduriyetine sebep olduğunu, tüketicilerin ibareleri karıştırma ihtimali bulunduğunu iddia ederek, davalıya ait 2013/42099 no’lu “hair world istanbul şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğünü, haksız rekabetin ve müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunun tespitini, müvekkili lehine maddi tazminat talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin markasını 2013/42099 numarası ile tescil ettirdiğini, davacıların “Hair World İstanbul” ibaresiyle herhangi bir faaliyetlerinin bulunmadığını ve bu markanın tescili için TPMK nezdinde başvuruda bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılamaya iddia, savunma, bilirkişi raporuna, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının “Hair World İstanbul” ibaresini markasal olarak davalının bu ibarenin esas unsur olarak alındığı davaya konu markanın tescil tarihinden önce markasal kullanıp kullanmadığının ve bu durumun davalı tarafından bilinip bilinmediğinin, dolayısıyla davalının tescil başvurusunun davacı tarafa ait markasal ibarenin kötü niyetli olarak başvuruya esas alınıp alınmadığının değerlendirilmesinde davacı asil konumunda ve davacı şirketin ortağı konumunda olan … tarafından 28/02/2013 tarihinde düzenlenen faturada, düzenleyen olarak “Saç Dünyası İstanbul Hair World İstanbul” firmasının görüldüğü, faturanın baş kısmında markasal olarak
“Hair World İstanbul + Lale” şeklinin kullanıldığı, hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilen davalı adına tescilli markanın ibaresi ile bu ibarenin birebir örtüştüğü gibi, markadaki lale şekli logosal olarak da birebir aynen kullanılmış olduğu, yine sunulan fuar ve organizasyon görselleri ile ilgili fotoğraflarda da davacı yanın Hair World İstanbul ibaresini aynı lale logosu ile kullandığı, dolayısıyla davacının tescilsiz marka kullanımı ile hükümsüzlüğü istenilen davalı markasının birebir aynı olduğu, “İstanbul” yazısındaki “u” harfi üzerine konulan ters virgül şeklindeki görsel ve “İstanbul” ibaresinin başındaki İ harfi yerine kullanılan “lale” logosunun da birebir aynı olduğu, davacının aynı sektörde davalı markasını daha önceki tarihlerde tescilsiz olarak kullandığı ve marka üzerinde bu markayı ihdas eden ve istimal eden ve hatta fuarlarda kullanarak bilinir hale getiren kişi olarak gerçek hak sahibi olduğu, davalının ise marka üzerindeki hakkının önce tescil sebebiyle kurucu etkiye sahip olduğu, ancak her iki yanın da saç ekimi işi ile uğraşması sebebiyle ve davalının bizzat davacıya saç ekimi ile ilgili kişileri yönlendirmesi sebebiyle de markayı bildiği, başkasına ait olduğunu bildiği markayı kendi adına tescil ettirmek amacıyla yaptığı başvurunun ise kötü niyetli olarak kabul edileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile, 556 sayılı KHK’nın 8/3, 35 ve 42. maddeleri kapsamında davalı markasının hükümsüzlüğüne, haksız rekabetin ve davacıların gerçek hak sahibi olduğunun tespiti ile manevi tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının davalı adına tescilli marka ile ilgili olarak daha eskiye dayalı kullanım hakkının bulunduğu gerek resmi gerekse kamuya yansımış belgelerle ortaya konulmuş olduğu, bilirkişi raporunda da bu hususta denetime elverişli ve duraksamaya neden olmayacak şekilde ayrınıtılı değerlendirme yapıldığı ve davalı markasının hükümsüzlüğünün tüm yasal koşulları oluştuğundan istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...