Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.12.2017 tarih ve 2016/927 E. – 2017/869 K. sayılı davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.10.2018 tarih ve 2018/437 E. – 2018/1149 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı Haber Petrol … Ltd. Şti. ile davalı banka arasında akdedilen 03.02.2012 tarihli kredi sözleşmesine davacının 110.000.-TL tutarla kefil olduğunu, bu sözleşmenin limitinin 12.04.2012 tarihinde 95.000.-TL artırılarak 205.000.-TL’ye yükseltildiğini, davacının limit artırım sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, dava dışı borçlu şirket ile davalı banka arasında 15.04.2013 tarihinde 230.000.-TL limitli bir genel kredi sözleşmesi daha imzalandığını, bu sözleşmede de davacının kefalet imzası bulunmadığını, gerek 12.04.2012 tarihli limit artırım sözleşmesi, gerekse 15.04.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu dava dışı şirketin, çift imza ile temsil edilmesi gerektiği halde şirket kaşesi üzerine tek imza alındığından bu sözleşmelerin geçersiz olduğunu, davacının 110.000.-TL tutarlı kefili olduğu 03.02.2012 tarihli kredi sözleşmesinin her iki hissedarın müşterek imzası ile akdedildiğini, davacının kefaletinin teminatı olarak maliki olduğu Konya ili, …İlçesi, … Mah., …ada, … parselde kayıtlı taşınmazı 70.000.- TL bedelle davalı banka lehine ipotek verdiğini, ayrıca davacının babasının maliki olduğu Konya İli, … İlçesi, …Köyü,… parselde kayıtlı taşınmazın da 35.000.-TL bedelle davalı banka lehine ipotek verildiğini, dava dışı şirketin kullandığı kredinin çok cüz’i bir miktar bakiye borcu kaldığını, davalı banka tarafından davacı hakkında “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla”, davacının sorumlu olduğu miktar sınırlandırılmaksızın iki adet icra takibi başlatıldığını, davacının kefaleti sebebiyle 31.052,47 TL bakiye borcu kalmasına rağmen, davacının 70.000.-TL bedelle ipotek verdiği taşınmazın 133.000.-TL’ye satıldığını, ipotek üst limitinden kalan 58.655,50.-TL’nin de yine davalının alacaklı olduğu Konya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4870 esas sayılı dosyasına gönderildiğini, davacının davalı bankaya borcu kalmamasına rağmen, hakkında icra takip işlemlerine devam edilerek davacının başkaca taşınmazlarına ve araçlarına haciz konulduğunu, takiple talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, Konya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4870 ve 2014/4871 esas sayılı dosyalarından davacı hakkındaki haciz ve satış işlemlerinin durdurulması için teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, istirdadı gereken meblağın tespiti ile işlemiş faiziyle beraber davalıdan istirdadına ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan 03.02.2012 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesine davacının 110.000.-TL bedelle müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imza attığını, davacı adına kayıtlı 16 parsel sayılı ve davacının babası adına kayıtlı 538 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ipoteğin kefaletin teminatını teşkil etmeyip doğrudan asıl borçlu firmanın borçlarının teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiğini, davacının kredi sözleşmesinden doğan kefalet sorumluluğunun asıl borçlunun davacı bankaya olan borçlarının 110.000.-TL tutarı ve kefilin kendi temerrüdünün sonuçları ile sınırlı olduğunu, Konya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4870 esas sayılı dosyasındaki taleplerinin davacının kefalet limiti ve kefalet borcuna temerrüdünün sonuçlarından ibaret olduğunu, davacı iddiasının aksine 210.000.-TL alacak taleplerinin söz konusu olmadığını, Konya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4871 esas sayılı dosyası ile başlattıkları ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin ise ipotek limiti ile sınırlı olarak açıldığını, davacının taşınmazı dışında diğer ipotek teminatlarının da nakde çevrilmesinin bu dosya ile talep edildiğini, takiplerin tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile açıldığını, davacıdan fazla tahsilat yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının, 03.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, imzasına yönelik herhangi bir itirazı bulunmadığından kefaletinin geçerli olduğu, 110.000.-TL kefalet limiti kapsamında kendi temerrüdünün sonuçlarından da sorumlu olduğu, kefillikten doğan sorumluluklarının devam ettiği, borcun ödenmediğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının, 03.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunduğu, bu sözleşme gereğince dava dışı şirkete kullandırılacak krediden ötürü davacının 110.000.-TL limitle sorumlu olduğu, daha sonra yapılan 95.000.-TL tutarlı limit artırımında ve 15.04.2013 tarih ve 230.000.-TL limitli genel kredi sözleşmesinde davacının herhangi bir imzasının bulunmadığı, mülkiyeti davacıya ait taşınmaz ile davacının babasına ait taşınmazın dava dışı şirketin kullanacağı kredinin teminatı olarak ipotek verildiği, davacının kefaletinin bulunduğu sözleşme kapsamında 4552-42985 nolu taksitli ticari kredi hesabından 12.04.2012 tarihinde davalı bankaca dava dışı şirkete 95.000.-TL kredi kullandırıldığı, kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın 06.02.2014 tarihinde kat edildiği, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile, davacının 03.02.2012 tarihli sözleşme kapsamında 110.000.-TL kefalet limiti ile imzalamış olduğu sözleşme kapsamında, davalı bankaya dava tarihi itibariyle 153.368,77 TL borcu olduğu tespit edildiğinden, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, muhakeme hukukuna ve maddi hukuka herhangi bir aykırılık olmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının ilamsız icra yoluyla yapılan icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine gelince, dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, dava dışı asıl borçlu lehine maliki bulunduğu taşınmazı, asıl borçlunun davalı bankaya olan tüm borçlarının teminatı olarak 70.000.-TL üst limitle ipotek tesis ettirmiştir. Davalı banka ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan Konya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4871 esas sayılı dosyasından dava dışı borçlunun kullandığı tüm kredilerden dolayı icra takibine geçmiş, bu kredilerden dolayı davacının taşınmazı satılarak paraya çevrilmiş, 70.000.- TL limit ipoteği ve ferileri mahsup edildikten sonra bakiye 58.655,40.-TL’nin, davacının müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu 03.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi ve bunun yanında dava dışı asıl borçlunun kullandığı kredi borçlarından dolayı takibe geçilen icra dosyasına aktarıldığı anlaşılmıştır. Davacı ilamsız icra takibine konu yapılan takip borçlarından yalnızca müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu 03.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan ve kendi temerrüdünden sorumludur. Davalı banka tarafından ipotekli taşınmazın satışından elde edilen ipotek limiti üzerinde kalan miktar icra dosyasına aktarıldığından ve bu miktarın davacının sorumlu olduğu, şahsi kefaleti bulunduğu 03.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan mahsubu gerektiğinden, davacının şahsi kefaletinin bulunmadığı genel kredi sözleşmesine konu borçlardan dolayı, bu miktarın mahsubunun mümkün olmaması nedeniyle, mahkemece ipotek limit fazlası paranın yatırıldığı tarih dikkate alınarak, bu konuda bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla halen davacının borcu olup olmadığı tespit edilerek, takip konusu borçtan ne kadar miktar için sorumlu olduğunun belirtilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi uygun görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...