MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.11.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.12.2019 tarih ve 2016/81-2019/1159 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 06.12.2012 tarihinde akdedilen hizmet akdiyle, davalının müvekkili şirket bünyesinde “C” grubu imza yetkilerine sahip genel müdür sıfatıyla göreve başladığını, sözleşmede sürenin 2 yıl olduğu ve 120 gün önceden yazılı olarak adrese tebliğ edilmek şartıyla sözleşmenin feshedilebileceğinin düzenlendiğini, bu usul ve şartlara uyulmadan fesih halinde 50.000.-TL cezai şartın ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının sürelere riayet etmeksizin 23.01.2014 tarihinde istifa dilekçesi verip aynı gün iş yerinden ayrıldığını ileri sürerek, davalının sözleşme hükümlerini ihlali nedeniyle şimdilik 15.000 TL’nin cezai şartın, verilen 13.403.-TL’nin avansın ve hizmet sözleşmesinin süreli olmasından dolayı sözleşmedeki bakiye süre veya şirketin zararına istinaden şimdilik 1.000.-TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin tamamen işçi aleyhine hükümler içerdiğini, yöneticiler tarafından müvekkiline mobbing uygulandığını, hakaret edildiğini, şirketin isteği üzerine müvekkilin ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, yargılama sürecinde bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların beyanlarından, davacı şirket yöneticileri tarafından davalıya manevi baskı uygulandığı ve rencide edici sözler söylendiğinin tespit edildiği, bu nedenle davalının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğinin anlaşıldığı, bu durumda davacının sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şartı talep edemeyeceği, davacı yanca dayanılan ve davalının avans aldığını bildiren makbuzdaki imzanın davalının elinden sadır olmadığı bilirkişi raporuyla tespit edildiğinden avansın iadesi talebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin sözleşmeyle öngörülen fesih ihbar süresine riayet edilmeksizin feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. TBK’nın 447/2. maddesi uyarınca, ayrılan işçiye karşı açılan rekabet yasağına aykırılık sözleşmesine istinaden dava açılabilmesi için, işverenin sözleşmeyi haklı olarak veya işçinin sözleşmeyi haksız olarak fesih etmiş olması gerekir. Ancak somut olayda davalı istifa dilekçesinde herhangi bir gerekçe göstermediği gibi, yargılama sırasında davalı tarafa, davacı şirket yetkilileri tarafından kendisine mobbing uygulandığı şeklindeki savunmasını da somutlaştırıp ispat edememiştir. Mahkemece hükme dayanak yapılan tanık beyanları ise soyut nitelikte olup, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini ispata yetersiz olduğu halde mahkemece, hatalı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...