Karar Metni
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.03.2017 gün ve 2014/368 – 2017/230 sayılı kararı bozan daire’nin 22.01.2019 gün ve 2017/3269 – 2019/574 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, istenildiği an geri verileceği ve yüksek faiz vaadi ile davalıların müvekkilinden 25.000 DM tahsil edildiğini, müvekkilinin parasını geri almak istediğinde davalılar tarafından ödeme yapılmadığını, davalı şirketin mevduat toplama faaliyetinin Bankalar Kanunu, TTK, SPK ve BK maddelerine aykırı olduğunu, bu nedenle hisse senedi devri yapılamayacağının tespiti ile izinsiz halka arz ve kanunlara aykırı bir şekilde aracılık faaliyeti nedeniyle davacıya yapılmış geçerli bir hisse senedi devrinin mevcut olmadığının tespitini, davacıdan tahsil edilen 25.000 DM karşılığı olan 12.782,30 EURO’nun karşılığı olan 26.532,22 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 25.01.2007 tarih 2004/11065 Esas 2007/517 Karar sayılı bozma ilamındaki gerekçeler, SPK kayıt ve belgeleri, Meclis Araştırma Komisyonu raporu, sunulan ve celp edilen diğer delil ve belgeler kapsamı ile taraflar arasında anonim şirket ortaklığı ilişkisi olmadığı, davalı şirketin SPK’ya sunulan 18.03.2003 tarihli dilekçe ve 23.01.2003 tarihli dilekçe ekinde sunduğu CD’lerden anlaşıldığı üzere davacının, davalı şirkete 25.000 DEM (Alman Markı) ödemiş olduğu, SPK listesindeki parasal miktar, makbuz tarih ve numarası ile davacının sunduğu makbuzun parasal miktarı, tarih ve numarası uyumlu olduğu, taraflar arasında şirket ortaklık ilişkisi olmadığından ve aralarındaki ilişki yok hükmünde olduğundan davacının verdiği parayı geri alma hakkı olduğu, davalı şirketin eski yöneticisi olan davalı …’in de 6762 sayılı TTK’nın 336/5, TTK’nın 321/son ve TMK ‘nın 50. maddeleri uyarınca davacı tarafa verilen zarardan şirket ile birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 22.317,89 TL’nin dava tarihi olan 17.11.2008 tarihinden itibaren değişen oranlarda hesaplanacak avans faiziyle davalılardan tahsiline dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25.3.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerektiğinden Dairemizin 22.01.2019 tarih, 2017/3269 E. – 2019/574 K. sayılı bozma ilamının kaldırılarak, yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...