MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.02.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.12.2017 tarih ve 2016/448 E. – 2017/507 K. sayılı kararın davalı kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.01.2020 tarih ve 2018/1089 E. – 2020/51 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “LİNEN” ve “LİNENS” esas unsurlu markalarının tamamının tanınmış markalar olarak kabul edildiğini, davalılardan …’nin bu markalar ile açıkça iltibas yaratacak şekilde “LİNENDE” ibareli 2015/71920 sayılı markasının 25. ve 35. sınıflarda tescili için başvuruda bulunduğunu, başvurunun ilanına yapılan itirazın davalı kurum tarafından 2016-M-9413 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, “LİNENDE” esas unsurlu marka başvurusu ile müvekkilinin “LİNEN” ve “LİNENS” esas unsurlu markalarının 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında görsel, işitsel ve anlamsal olarak birbirleri ile benzer ve karıştırılma ihtimallerinin olduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu ve tanınmışlığa zarar vereceğini ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-9413 sayılı kararının 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b, 8/4, 9/b vs maddeleri uyarınca iptalini, başvuru markasının tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; markanın henüz tescil edilmediği gibi müvekkili tarafından zaten kullanılmadığını, dava konusunun diğer davalı kurum kararının iptaline ilişkin olduğunu, müvekkiline karşı husumet yöneltilmemesi gerektiğini, müvekkilinin tescilini istediği “LİNENDE” ibaresinin hem görsel hem işitsel olarak davacı markalarına benzemediğini, müvekkilinin kelime ve logoyu farklılaştırarak seçtiğini ve dürüstlük kurallarına aykırı hareket etmediğini, yine müvekkilinin marka tescil başvurusunda bulunduğu 25. ve 35. sınıfların davacı markaları ile birebir aynı sınıflara yönelik başvuru olarak nitelendirilmemesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 2015/71920 sayılı “LİNENDE + Şekil” ibareli davalı marka başvurusu ile davacının “LİNENS” ibareli markaları arasında, davalı başvurusunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, davacının “LİNENS” markasının, “tanınmış marka” olmasının iltibası arttırdığı, “LİNENDE” ibareli marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’nın 2016-M-9413 sayılı kararının iptaline, markanın tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda başvurunun 25. sınıf mallar ve 35. sınıf hizmetlerde yapıldığı, 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinin 1’den 34’e kadar tüm malların satışına özgülendiğinin, başvurunun bu sınıfının, davacı şirketin itiraza dayanak markalarının kapsamındaki 35/5. sınıf genel mağazacılık hizmetleri ile benzer sayılması gerektiğinin, diğer sınıf mal ve hizmetlerin de davacı şirketin markalarının kapsamında aynen yer aldığının, tarafların markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer bulunduğunun, bu durumda davacının tekstil ürünlerinde tanınmış markası yönünden anılan KHK.’nın 8/4. maddesi koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gerek olmadığının bildirildiği, mahkemece de bu rapor dayanak alınarak karar verildiği ancak raporun 35/5. sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden belirtilen görüşlerinin, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına aykırı olduğundan somut uyuşmazlıkta davacının itiraza dayanak markalarının, 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinde hangi malların satışına özgülenmiş şekilde kullanıldığının araştırılması gerektiği, yapılan yargılama sırasında 26.06.2018 tarihli duruşmadaki davacı vekili beyanına göre davacının 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinde 1’den 34’e kadar özgülenmiş mallar yönünden itiraza dayanak markalarını kullandığına dair delillerinin olmadığı, sadece 35/5. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde kullandığına dair delillerinin olduğu, ancak markalarının tanınmış bulunduğunu ileri sürdükleri, tanınmışlık incelemesi ve davacının itirazına dayanak markalarının kapsamında birçok mal emtiası bulunduğundan ve ticari bir malı üreten işletmenin ürettiği malı satmasının, işin doğası gereği ve ticari faaliyetinin zorunlu bir sonucu olduğundan, davacı şirketin itiraza dayanak markalarının kapsamında bulunan mal sınıflarında, davalının 35/5. sınıf 1’den 34’e kadar malların satışına özgülenmiş başvurusu kapsamındaki hangi hizmetler ile iltibas oluşturacağının incelenmesi için bilirkişi raporu alındığı, anılan rapor uyarınca başvuru kapsamındaki 25. sınıf mallar ile 35/1-4. sınıf hizmetlerin, davacının itiraza dayanak markalarının kapsamında da aynen yer aldığı, başvuru kapsamındaki 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinden 3, 8, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27. sınıf malların satışına özgülenmiş olanların, davacının mal sınıfındaki itiraza dayanak markaları ile benzer bulunduğu, ek bilirkişi raporu uyarınca davacının özellikle ev tekstili sektöründe tanınmış markalarının, davalının başvurusu kapsamında yer alan ve davacı markaları ile benzer olmayan emtialar açısından, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen koşulların, davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle kabulüne ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 016-M-9413 sayılı kararının 25. ve 35. sınıfta yer alıp kararda belirtilen mal ve hizmetler yönünden kısmen iptaline, hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...