Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08.11.2017 tarih ve 2014/1186 E. – 2017/978 K. sayılı kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 28.03.2019 tarih ve 2018/410 E. – 2019/426 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 16.02.2021 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Orhon Kollektif Şirketi Ragıp Orhon Varisleri ve … Ortaklığı’nın 250 hissesinden 241’ini elinde tuttuğunu, şirket hesaplarında 1.590.392,32 TL özkaynak açığı, kasada nakit gösterildiği halde mevcut olmayan tutar ile ortaklardan alacak hesabındaki tutar toplamının 2.053.978,12 TL olarak tespit edildiğini, şirket merkezinde yapılan toplantıda davalının bunları izah etmeyip toplantı salonunu terk ettiğini, defter ve diğer belgelerin davalının uhdesinde bulunduğunu ileri sürerek haklı sebeplerle davalının hak ve görevinin sınırlandırılmasını, geri alınmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, işbu davanın açılabilmesi için vesayet makamından izin alınması, şirketçe bu konuda karar tesisi ve şirkete de husumet yöneltilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde bahsi geçtiği gibi bir toplantının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı … Kollektif Şirketi Ragıp Orhon Varisleri ve … Ortaklığı’nın yöneticisi, ortağı ve çalışanı olduğunu, emek ağırlıklı şirketin uzun süredir müvekkilince idare edildiğini, davalı ortağın hiç bir katkı sunmadığını, davacının kâr payı dışında ayrıca ücret hakkının bulunduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı şirkette % 50 kâr payına sahip olduğunun ve emek mesaisine denk düşecek alacağının tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden davalının şirketi tek başına yönettiği dönem itibariyle şirketin öz varlığının ekside olduğu, şirket kasasında gerçekte olmadığı halde yüksek miktarda para görüldüğü, dava dışı şirketten davalı şirkette yüksek miktarda faturalar kesilip usulsüz hesap hareketlerinin bulunduğu, davacı …’un vesayet altında olması nedeniyle şirketin tüm yönetiminin davalı …’a kaldığı, davalının yönetim yetkisini şirket menfaatine uygun kullanmadığı, birleşen dava yönünden davacının yönetim ve sorumluluğunda bulunan şirketin zarar ediyor olması nedeniyle kar payı talep edemeyeceği, ayrıca şirket sözleşmesinde açık düzenleme bulunmadığından davacının şirketin yönetimiyle ilgili harcadığı emek ve mesai karşılığında ücret de isteyemeyeceği gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın kabulüne, Orhon Kollektif Şirketi Ragıp Orhon Varisleri ve … şirketinin temsilcisi olan davalının temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılmasına, şirketin diğer temsilcisi olan …’un yargılama aşamasında vefat ettiği dikkate alınarak şirkete yeni temsilci seçilene kadar şirketi temsil etmek üzere kayyım …’nun görevlendirilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davanın davalısı, birleşen davanın davacısı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, asıl davada, sicil kayıtlarından ve İTO’dan yapılan sorgulama neticesinde, kollektif şirketin 2 ortaklı olup müteveffa … ile davalı …’dan ibaret olduğu, davacı ortağın yargılama sırasında vefat ettiği, davaya ortağın mirasçıları tarafından devam edildiği, ana sözleşmede şirketin mirasçılarla devam edeceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmediğinden şirkete devam kararının ana sözleşme değişikliği gerektirdiği, kollektif ortaklığın sona erdiği, bu sona erme nedeniyle davalının temsil yetkisinin de kendiliğinden ortadan kalktığı, birleşen dosyada ise, şirket ortağına çalışması karşılığı bir ödeme yapılacağına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi şirketin zararda olduğunun yapılan bilirkişi incelemeleri neticesi anlaşıldığı, birleşen davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle asıl davada, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün davalının azline ve kayyum atanmasına ilişkin kısmının HMK.’nın 353 (1)b-2 maddesi gereği kaldırılmasına, asıl davanın konusu kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl dava davalısı-birleşen dava davacısı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...