Karar Metni
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Trabzon Tüketici Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.02.2020 tarih ve 2018/490-2020/56 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, 2014 yılı Eylül ayında davalı bankada yatırım hesabı açtırmak için sözleşme imzaladığını, 12.09.2014 tarihinde itibaren de mail adresine Bizim Menkul Değerler A.Ş’den hisse bilgileri gelmeye başladığını, 24.11.2014’de hisse senedi almak istediğinde internet ekranına “yatırım hesabının bulunmadığı” bilgisi düştüğünü, müşteri temsilcisini aradığını ve ancak banka şubesine yönlendirildiğini, BMD’yi aradığında 12.09.2014 tarihinde yatırım hesabının açılmış olduğunun söylendiğini, 25.11.2014’de gene sonuç alamadığını ve şubeden yeniden müracaatta bulunması gerektiği söylendiğinden 26.11.2014 tarihinde 2. bir sözleşme imzaladığını, davalı banka çalışanlarının ihmali davranışları nedeniyle 4 gün gecikme ile hisse senedi alabildiğini, Trabzonspor hisse senetlerini 4.19’dan alacağı yerde zaman kaybı ile 5.92’ye yükseldiğini ve 43.237,00 TL zarara uğratıldığını, Türkiye Finans Genel Müdürlüğü ile Türkiye Katılım Bankaları Birliği Müşteri Şikayetleri Hakem Heyeti’ne başvurduğunu ancak bir sonuç alamadığını ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL alacağın 24/11/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 28.05.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 39.705,44 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacı talebiyle 12.09.2014 tarihinde yatırım hesabı açıldığını, hisse senedi alımına ilişkin çerçeve sözleşmesi imzalatılarak sözleşmenin BMD’ye gönderildiğini, işlem ile davacının hesabının aktif hale geldiğini ve hisse senedi alımının gerçekleştirebileceğini, davacının 24.11.2014 tarihine kadar işlem yapmadığını, 26.11.2014 tarihinde 2. sözleşme imzaltıldığını ve bu sözleşmenin de BMD’ye gönderildiğini, davalının üzerine düşen tüm yükümlülüğü yerine getirdiğini, kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan gerek “Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi” gerekse “Sermaye Piyasası Araçları Alım ve Satımı ile Saklanmasına İlişkin Çerçeve Sözleşmesi” ile sermaye piyasası araçlarının alım satım emirlerinin kural olarak yazılı verilmesi, alternatif kanallardan alım-satım emrinin verilmesinin aracı kurum ile emir iletiminde aracı olan davalı bankanın kabulü çerçevesinde yapılabileceğini, alternatif kanallardan alım satım yapılamamasından kaynaklanan davacı bankaya sorumluluk yükletilemeyeceği, ancak personelin ağır kusurundan kaynaklı zarardan sorumlu tutulabileceğine
dair davacının yeterince bilgilendirildiği, davalı bankanın hisse senetlerinin geç alımı işlemlerinde kusurlu olmadığı sonucuna varıldığı, davalı bankanın sorumluluğu ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Davacı borsadan hisse alım satım işlemi yapmak için davalı bankada yatırım hesabı açtırdığını, davalı bankanın talimata rağmen zamanında hesabı açmayarak hisseleri yüksek fiyattan almak suretiyle zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı taraf ise 2014 yılı Eylül ve Kasım aylarında olmak üzere iki adet hisse senedi alımına ilişkin çerçeve sözleşme yapıldığını, sözleşmelerin BMD’ye gönderildiğini, ilk olarak 12.09.2014 tarihinde yatırım hesabı açıldığını ve hesabın aktif hale geldiğini, kusurunun bulunmadığını savunmuş, mahkemece de yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, taraflar arasında ilk olarak 12.09.2014 tarihinde sözleşme ilişkisi kurulduğu, çerçeve sözleşme içeriğinde şubesiz internet başvuru formu bulunduğu gibi, 15. maddesinde emirlerin yazılı olmasının asıl olduğunun ancak 15/5 maddesinde ise elektronik ortamlardaki emirlerin yeterli bakiye olması halinde gerçekleştirileceğinin düzenlendiği, Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi 13. maddesinde ise “Faks, E-mail, Kayıtlı Elektronik Posta ve sair İletişim Araçları Sözleşmesi” alt başlığında düzenlemelere yer verildiği, 19. maddesinde müşterilerin şubesiz bankacılık hizmetlerinden faydalanma usullerinin yer aldığı, 20. maddesinde de Sermaye Piyasası Araçlarına ilişkin işlemlerin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, imzalanan 12.09.2014 tarihli sözleşme ile davacıya internet ortamında işlem yapma imkanının tanındığı, bilirkişi tarafından dökümü yapılan 24.11.2014 tarihli telefon görüşme kaydına göre de davacının 24.11.2014 tarihinde hisse satın almak istediği ve müşteri temsilcisi tarafından şubeye yönlendirildiği, davacının davaya konu olay zamanında yatırım hesabında işlem yapmaya elverişli nakde sahip olduğu sabittir.
Mahkemece, yargılama sırasında ihtilafın çözümü için bilirkişi görüşüne başvurulmuşsa da, raporda davacı tarafından imzalanan sözleşme hükümleri yeterli şekilde incelenmediği gibi, Eylül ayında yapılan önceki tarihli sözleşme bulunmasına rağmen Kasım tarihli ikinci bir sözleşme yapılma nedenleri de açıklığa kavuşturulmamış, savunma kapsamında dile getirilmeyen hususlara ilişkin değerlendirme yapılarak görüş bildirilmiştir.
Bu halde, iddia ve savunma kapsamında taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri de nazara alınarak yeni bir rapor ya da ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 6100 sayılı HMK 25. maddesinde yer alan “Taraflarca Getirilme İlkesine” aykırılık oluşturacak şekilde, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...