MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.02.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02.04.2018 tarih ve 2017/471 E- 2018/245 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.03.2020 tarih ve 2018/2421 E- 2020/361 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının abonesi olan dava dışı …’in 28/04/2004 tarihinde kurum personelince elektrik sayacının kontrol için söküldüğü ve sonrasında yapılan kontrolde sayacın doğru kayıt yapmadığının tespit ediliğinden bahisle kendisine 19.363,40 TL kaçak bedeli tahakkuk ettirildiği ve söz konusu bedeli taksitler halinde ödediğini, alınan bedelinin haksız olduğundan bahisle Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/243 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde verilen ret kararının Yargıtay tarafından bozulması sonucunda İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/03/2015 tarih 2011/221 Esas 2015/81 Karar sayılı ilamı ile tazminat talebinin kabulüne karar verildiği, verilen kararın da temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 27/06/2016 tarih 2015/9361 Esas 2016/10162 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkemenin 14.704,00 TL tazminata ilişkin kararını, 6.000,00 TL alacağın dava tarihinden, 8.745,85 TL alacağın ise ıslah tarihi olan 17/04/2013 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile tahsiline şeklinde düzelterek onadığını, kesinleşen karar sonrasında müvekkilinin İstanbul 33. İcra Müdürlüğünün 2015/11752 Esas sayılı dosyasına 30.611,39 TL 08/11/2016 tarihinde ödeme yapmak zorunda kaldığını, yapılan işlemenin davalının faaliyetinden kaynaklandığını, TEDAŞ’ın bu olaydan sonra 24/07/2006 tarihinde dağıtım sistemlerini, işeltme hakkı devir sözleşmesi ile 20 ayrı şirkete devrettiğini, müvekkilinin de bu şirketlerden birisi olduğunu, müvekkili ile davalı arasında imzalanan İHDS 7. maddesi gereğince üçüncü kişilerin hak ve iddialarında, faaliyetin TEDAŞ tarafından yürütüldüğü dönemdeki işlemlerden doğan mali yükümlülüklerin davalıya ait olduğunu, bahsi geçen olayda davalının faaliyetilerinden kaynaklandığını ileri sürerek, ödemek zorunda kaldığı 30.611,39 TL’nin ödeme tarihi olan 08/11/2016 tarihinden itibaren 538,00 TL temyiz harç ve giderinin ise ödeme tarihi olan 18/05/2015 tarihinden, 160,80 TL karar düzeltme harcının ödeme tarihi olan 09/08/2016 tarihinden itibaren 774,80 TL bakiye karar harcının ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, davalı ile de İHDS’nin bu kapsamda 24/07/2006 tarihinde imzalandığını, sonrasında Boğaziçi EDAŞ hisse devri suretiyle yapılan özelleştirme işleminden sonra şirket hisselerinin 2013 yılında devredildiği, özelleştirme ihale şartnamesi ve sözleşme hükümlerine göre davacının söz konusu bedeli talep edemeyeceğini, şirket bilançosunun kabul edilerek, hisselerin devralındığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun benzer bir olayda 2003 yılındaki faturadan kaynakalan rücu davasında, davaya konu ödemelerinde 2005-2006-2007 yıllarında yapılarak gerek davacı şirketin gerekse de davalı şirketin bilançolarına yansıdığını, bu nedenle müvekkili tarafından yapılan bir ödeme anlamına geleceğini, aksi durumda müvekkilinin mükerer ödeme yapmış sayılacağı şeklinde tespitlerde bulunarak davanın reddinin gerektiğini belirttiğini, İHDS’nin 7.2 maddesi gereğince davayı müvekkiline ihbar etmesi gerektiği halde ihbar etmediğini, yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının davaya ilişkin faiz ve icra giderlerini talep edemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalının sorumlu olduğu dönemde bağlı ortağı olan davacı şirketin 2002 yılı içerisinde düzenlemiş olduğu faturaya istinaden abone tarafından açılan istirdat davasında davacı … EDAŞ’ın sorumluluğuna karar verilmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin aynı davacının açtığı ve aynı mahiyetteki davalarında İHDS’den önce olması nedeniyle, İHDS’den sonra yapılan ödeme nedeniyle davalı TEDAŞ’ın sorumluluğu kabul ediliğinden davacı tarafından yapılan 30.611,39 TL ilamlı icra gereğince ödenen alacak ve fer’ileri ile davacı tarafından karşılanan 774,80 TL karar temyiz harcı, 136,00 TL söz konusu kararının temyizi için ödenen temyiz başvuru harcını, 60,80 TL karar düzeltme sırasında ödenen harcı, 100,00 TL karar düzeltme başvurusu sırasında ödenen dosya gönderme giderlerin tahsilini ödeme tarihinden itibaren talep edebileceğinden toplam 31.682,99 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile tahsiline, davacının temyiz harcı yönünden ise Yargıtay tarafından Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş’nin temyiz itirazı haklı görülerek kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiş olup, temyizinde haklı olduğundan başvuru harcının iadesine karar verilmemekle beraber, temyiz harcının isteği halinde iadesine karar verilmiş olup, bu nedenle davacı idareden iadesini talep etme hakkı olduğu temyiz harcını rücuen davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle temyiz harcına ait istemin reddine, davanın kısmen kabulü ile 31.682,99 TL rücuen alacağın, 30.611,39 TL’sinin 08/11/2016 tarihinden, karar ve ilam harcından kaynaklanan 774,80 TL’sinin 17/08/2015 tarihinden, temyiz başvuru harcından kaynaklanan 136,00 TL’sinin 18/05/2016 tarihinden, karar düzeltme harcından kaynaklanan 60,80 TL’sinin 09/08/2016 tarihinden, 100,00 TL karar düzeltme giderinin 09/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı …’in davalı TEDAŞ tarafından 28/04/2004 tarihinde yapılan kontrol sonrasında 08/06/2004 tarihinde düzenlemiş olduğu kaçak elektirik faturasının haksız olduğu iddiası ile fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, faturanın ödenmesi halinde ise bedelinin istirdatı istemli dava açıldığı, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı …’in mahkeme ilamını davacı aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının takibe konu 30.611,39 TL’yi 08/11/2016 tarihinde ödediği, ayrıca 17/08/2015 tarihinde 774,80 TL karar ve ilam harcı, 18/05/2016 tarihinde 136,00 TL temyiz başvuru harcı, 09/08/2016 tarihinde 60,80 TL karar düzeltme harcı ile 09/08/2016 tarihinde 100,00 TL karar düzeltme giderinin davacı şirketçe ödendiği, davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayandığı, rücuen alacağa dayanak olan İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/03/2015 tarih ve 2011/221 E. 2015/81 K. sayılı dosyasındaki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunduğu, rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlık dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmadığından sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmadığı (Dairemizin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı ilamı), alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebileceği (Dairemizin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı ilamı) gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın “Temyiz Edilemeyen Kararlar” başlığını taşıyan 362/1-a maddesiyle, Bölge Adliye Mahkemelerince verilen ve miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olarak verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu miktar, karar tarihi olan 11.03.2020 tarihi itibariyle toplam 72.080.- TL’dir. Davalı tarafından temyize konu edilen toplam miktarın 31.979,79 TL olduğu nazara alınarak anılan miktarın yukarıda yazılı madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı vekilinin davaya ilişkin karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...