MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2021 / ****
Karar Tarihi **.02.2021
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.03.2018 tarih ve 2015/444 E- 2018/88 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nce verilen 31.01.2019 tarih ve 2018/1017 E- 2019/68 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.02.2021 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında fason üretim sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin sözleşmede taahhüt ettiği ürünleri almadığını, bunun üzerine ürünlerin satın alınması için ihtarname gönderildiğini, sonrasında taraflar arasında fesih protokolü imzalandığını, davalının bu protokol ile davacının alacaklarını tasfiye etmeye çalıştığını, davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itiraz sonrasında davalı tarafından davacıya hesap mutabakatı gönderildiğini, davalının borçlu olduğunu kabul ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının taraflar arasında imzalanan fason sözleşmesine ve fesih protokolüne aykırı davrandığını, ayıplı ürünlere ilişkin iade faturası düzenlendiğini, bu nedenle davacıya borcu bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sözleşmeye konu ürünleri gözden geçirme ve satıcıya bildirme yükümlülüğü ile Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen sürelerde ayıp ihbarında bulunma yükümlülüğü davalı tarafa ait olmakla birlikte taraflar arasında imzalanan 14.07.2015 tarihli Fesih Protokolü’nün 3. maddesinde yer alan “Selsüt, bugüne kadar oluşmuş ve işbu tarihten sonra sözleşmeye göre oluşacak tüm iadeleri almayı gayrikabil rücu kabul, beyan ve taahhüt eder” hükmü ile davacının ayıplı ürünleri koşulsuz almayı kabul ettiği, bu nedenle davacının ayıplı ürünlerin bedelini davalıdan talep edemeyeceği dosya kapsamından, tarafların defterleri üzerinde yapılan incelemelerden ve yargılama aşamasında alınan denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek bilirkişi raporundan anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, takip tarihinden önce ayıplı olduğu tespit edilen ancak davalı tarafından itiraz edilen bilirkişi raporuna göre 30.12.2015 tarihinde kesilen iade faturası kapsamında davalının davacıya icra takip tarihi itibariyle esasen borcunun bulunmadığı zira taraflar arasındaki 14.07.2015 tarihli fesih protokolüne göre, sözleşmenin sonlandırıldığı, en son davacıda bulunan 36 ton kaşar peynirinin davalıya teslim edildiği, davalının 21/08/2015 ve 17/09/2015 tarihli delil tespiti dosyaları kapsamında, fatura kesilen davacının teslim ettiği ürünlerden 49.932,20 kg ürünün ayıplı olduğunun anlaşıldığı, davacının, fesih protokolündeki ayıplı ürünün gayri kabili rücu kabul edileceği beyanı ve bu protokolün iptali konusunda dava tarihi ve karar tarihine kadar herhangi bir dava açılmadığı gibi itirazında söz konusu olmadığı , taraflar arasında karşılıklı gönderilen ihtarnamelerin içeriği ve ayıplı ürünlerin imhasının yapılması gerektiği konusunda gönderilen ihtara karşı davacının tutumu birlikte değerlendirildiğinde takip tarihi itibariyle davalının borcunun bulunmadığı, bu doğrultuda verilen ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...